Kadın Doğası


Dünya üzerinde tanrı suretinden yaratılmış ademoğluna en sıkıntı verebilecek varlık onun kaburgasından yaratılmış olduğu söylenen kadındır.
Bu aslında sadece dünya üzerinde değil, olası ihtimalini düşündüğünüz gibi galakside de öyledir. Şimdi ' Deccal' filminde yönetmen diğer enteresan filmlerinde olduğu gibi kadından bahsetmiş hatta gerek harika kamera çekimleri, gerek muhteşem müzikler eşliğinde ağırlatılmış garip sahneler falan filan derken ( bazı noktalarda yönetmen kadını anlatıcam derken sıçmış sonra sıvazlamaktan çekinmemiş ( o sahneler anlamadığım yerler işte )) en sonunda filmden ' işte abi bu kadınlar böyle orospu çocuğu ' diyerek çıkmamızı sağlamış. Bu yüzden teşekkür ediyoruz yönetmene tekrar tekrar. Cannes film festivalinde kadın seyirciler tepki adına filmi terketmiş, yönetmene sormuşlar ne diyorsunuz bu tepkiye diye. Abimiz tarihteki hazır cevap ünlüler listesine girebilecek bi kıvraklıkta anında : çokta sikimdeydi sanki demiş.
Vay be.

Her neyse işte, bunu benim hayatıma döndürdüğümüzde

Şimdi efendime söyleyeyim en basitinden bi kız var msn'de sürekli konuştuğumuz ettiğimiz.
İki gündür bana ' ben senin umrunda olmasam da seni nasıl yaşıyorum bilemezsin', ' ah ahmak ben neler düşünüyorum bizim hakkımızda','neler de geçiriyordum oysa ki ' türünden sitemvari yazışlarda bulunuyor kendisi.

Ulan bi iyi davranayım kıza en azından bi arayayım ya da kamera açayım dedim arkadaşa dün kamera açmak için teklif yolladım yarım saat cevap gelmedi. Sonra offline oldu kendisi. Sabahta aradı beni ' ya efendim uyuya kaldım, yok annem girmiş, yok dedem gelmiş ' falan filan diye bi sürü ıvır zıvır şey anlattı. 'Tamam ya sorun' değil diyecek oldum kapattı telefonu. Bugün yine msn'den 'kamera aç' falan dedi. 'Beş dakika göreyim yeter bana tüm gün' dedi. 'Tamam açarım biraz işim var' dedim. Sonra o beş dakika oldu yarım saat arkadaş hala msn'de falan. Beş dakikalık açmak istemediğimden baktım bu yarım saat durmuş açayım dedim cevap yok tabi. Arayacak oldum. Şu an hala arıyorum telefonu kırkbeş dakikadır meşgul.

Bu benim için büyük ama sizler için küçük olan adım sinir sistemimi heba etmeye yetti de arttı bile.

İşte bu yüzden diyorum ki ' KADIN ŞEYTANDIR ! '

Katılıyorum sana sevgili
lars von trier. Kadın senin de anlattığın gibi pezevenktir adidir.

İşte bu da filmden bi diyolog. Ben bişey anlamadım demeyin üstte anlattık o kadar.




Adam:
Bir egzersiz daha yapmak istiyorum. Rol yapma oyunu gibi. Benim rolüm korkunu kışkırtan tüm düşünceler. Seninki ise rasyonel düşünce. Ben doğayım. Doğanın kapsadığı her şeyim.

Kadın: Pekala Bay Doğa, ne istiyorsunuz?

Adam: Elimden geldiğince sana zarar vermek.

Kadın: Nasıl?

Adam:: Sence nasıl?

Kadın: Beni korkutarak olabilir mi?

Adam: Seni öldürerek...

Kadın: Doğa bana zarar veremez! Sen sadece dışarıdaki yeşilliksin.

Adam: Hayır! Ondan fazlasıyım.

Kadın: Kafam almıyor.

Adam: Ben dışarıyım, ama aynı zamanda içerisiyim. Tüm insanoğlunu doğasıyım.

Kadın: Öyle doğa diyorsun. Hani insanların kadınlara kötü şeyler yapmasına neden olan doğa

Adam: İşte ben tam olarak oyum.

"merhaba , nasılsın"



skepta kuzey londradan bir mc . sample bizden. güzel şeyler bunlar . tespihli adam var (bizi tespihli sanıyorlar :( ) sevdim seni dude.

it crowd 4. sezon başladı

hız kesmeden aynı tempoyla komiklikler devam ediyor.
takipçiler mutlu

P - İ - Y - A


Hava soğuktu.Karnım aç , kafam da karışıktı. yaşım ise 17 ve ceza konserine gelmiştim. yaş sınırı yüzünden girememe ihtimalim de vardı. ilkten karnımı doyurmak için arkadaşlarımla beraber dürümcüye gittim. sohbet ettik. herkesin dürümü geldi . yediler. benim dürümüm ise çok geç geldi. biraz duyarlı davranıp "dışarda yerim ben" dedim. dışarı çıktık zira konser saati yaklaşıyordu. orda fatih abi ve yanında 5-6 tane eleman gördüm . birinin üstünde sagopa kajmer t-shirtü vardı . ben yeni insanlarla tanışmaya biraz kapalı biriyimdir. ama fatih abi hemen onlara tanıttı beni. bende elimdeki dürümü onlara sundum "yer misiniz?" kimse yanaşmadı..birinin üstünde sagopa kajmer t-shirtü vardı.

Sonraki gün evde msnde insanlarla chat yapıyordum. hani bir kız düşürürüm de manita yaparım diye umutsuzca profiller arası surf yapıyordum . melike diye bir kız vardı o zaman fazla da konuşmazdım o kızla . geldi dedi ki "dün erkek arkadaşımla tanışmışsın" bende anlamadım pek ama "olabilir" dedim . sonra bir toplu konuşma oldu.sagopa kajmer t-shirtlü çocuk onun erkek arkadaşıymış meğersem.. çocukla konuşmaya başladık . ben arada yazmıyordum çünkü kız arıyordum profillerde . ama çocuk sürekli yazıyordu . aradan bikaç saat daha geçti . çocuk şunu dedi : "benimle kanka olur musun ?"

bu adam piya dır ve artık bu blogdadır.. aslında bu blog ilk düşünüldüğünde oda vardı ama internet aleminde olmadığı için onu bir türlü aramıza alamadık.. son 5-6 senemin içinde en aktif rol oynayan insandır kendisi (geçen 1 sene hariç) . en kötü günümde , en iyi günümde yanımda olmuştur diyemem . benim son 5-6 senedir en iyi ve en kötü günüm olmadı lan . hep aynı devam etti günlerim ama bundan şikayetçi değilim. osman, ozan, berk, duman, ifrazat, adonis, şeyma vb garip bir çok insanla tanışmamı sağlamıştır.. garip biridir.

değişik ortamların içine değişik amaçlarla girdiğimiz olmuştur . ama bir türlü o aradığımız tadı bulamamışızdır.galiba bulamıcaz da ..

"bende güzel bişeyim lan ? "

sonisphere ve muhteşemdi yorumları

sonisphere inönü'de biliyorsunuz. hem kanaldan davetiye verdiler kombine hem de mert sayesinde içeri girme şansım var ama ben gitmedim ramşıtayn'a. bugun manowar var onu izlemek isterdim lakin çalışıyorum saat uymuyor accept'e de siksen gitmem afedersin. manowar'ı accept'in önüne koyan zihniyete sokayım bu arada. yarın gidebilirim slayer'ı izlerim ve 21 yaşında 2. metallica konserimi görmüş olurum.
iyi güzel herşey amma şöyle bir şey var. son gidilen konser her zaman en süper en über en muhteşem konser oluyor ne hikmetse. rammstein yorumlarını okuyorum 2 ateşe tav olmuş millet olağan üstü bir şeymiş gibi yazılıyor çiziliyor. 2008 sami yen metallica konserinde de aynı muhabbet olmuştu gittik dinledik güzeldi işte de abi siz bir konserden ya da her hangi eğlencelik bir şeyden nasıl bu kadar zevk alabiliyorsunuz ? nasıl yani anlamıyorum ben. gogol bordello mesela. adamlar konserden önce dolaşıyor kimse tanımıyor kerem gitti fotoğraf çekildi konserden sonra herkes abi gogol bordello süper ya. o gün gogol bordello hayatımın konseri diyenler dün rammstein'a bayıldı öldü bitti bugun manowar varken haykoya biterler yarın da muhteşem üçlüyle hayatlarının en güzel konserlerini yaşarlar ta ki diğer konsere gidene kadar.

Tarihiniz boyunca sadece 15 defa headliner olarak çıkmamışsınız, bu doğru mu?

Bilmiyorum, çok fazla değildir. Manowar çaldığı sürede hiç fark etmez.
Eğer Manowar bir yerde çalıyorsa, headliner Manowar'dır! O gün orada en az 30.000-40.000 insan olacak ve onlar Manowar'un neden tüm dünyanın en güçlü grubu olduğunu göreceler.

bu gözlerin manowar'ı kaçırmasına istinaden :


Kings of Metal

Iain | MySpace Video

aşk-ı memnu

harika bir final ile veda ettik bu güzel diziye.

bana göre dizideki en çarpıcı nokta nihal'ın kına gecesinde behlül maskeleri eşliğinde slumdog millionarie'in soundtracklerinden ringa ringa'nın çalmasıydı. oscarlık filmin soundtrack'i 'aşk-ı memnu nihal kına gecesinde çalan şarkı' oldu ya halit ziya uşaklıgil'in eserinde bu ülkemizde herşey herşey olabilir.

hayvan hakları falan


ferhat'ın dediği gibi "köpek olaydım" diyorum bazen . west'e yuva , east'e koca ne güzel iş lan bu..facebooktan tık tık..

Evde yalnızken yapılmaması gerekenler


madde 1: üç gün boyunca günde deli gibi yağ yakma hareketleri yapmışken, hatta her gün 3-4 saat kasmışken, bi de iyice gaza gelip üzerine ağırlık çalışmışken, sakın ha gece sıkıntıdan entertainment tvye bakmayın! hele de dünyanın en seksi 10 sporcusu gibi bişe çıkarsa sakın izlemeyin. zira yatağa girince büyük bir özgüven problemi yaşayabilirsiniz.
megan fox, gizel bünşen filan çıkar diye sakın beklemeyin.

bu arada santa cruz ikinciydi
kupadaki favorim her zaman olduğu gibi paraguay
gruptan lider çıktık

Beni durdurun!



Eğer bir gün saçlarım döküldüğü halde bunu kabullenemeyip, ısrarla saçlarımı uzatıyorsam beni durdurun. bu inkar dönemi benim için çok zor olabilir o nedenle ne yaparsam yapayım beni dinlemeyin hemen yere yatırıp kafamı üçe vurursanız gerçekten çok mutlu olucam.
lütfen.

BU mezunlar günü

Dün boğaziçi üniversitesindeydim mezunlar günü sebebiyle. ablam ve enişte beyler giderken beni de götürdüler. ben de adeta mezunlardan birisiymişim gibi takıldım orda. yolda giderken gerekli çalışmayı yaptım ablama sordum "hangi bölümden mezun olayım ben ekeheke?" sanki tanıdık yüzler arıyormuşcasına etrafa bakındım. sanki daha önce buralardan geçmişim de şimdi geri dönüp eski günleri çok özlemişim gibi aranan dolu gözlerle baktım her yere. ama cidden güzel bi yer lan. ama tipler genelde çok kıl tabi. bi de garip bi olay var hemen herkes uzakta birini görüyo mesela hemen ortama dönüp "bu kızın hikayesini hatırladınız mı ehehe" diyo, "yaa bak ferit değil mi bu yaaa ahahaa bunun hikayesini hatırladınız mı ahahaa" diye diye kafamı siktiler bi ara hep "aramızda :)" der gibi gülüşmeler. "ne hikayeymiş a.k herkesin bi hikayesi var" diye hemen içimden içimden konuştum tabiki.
amerikan ekolü baya baya hissediliyo ama fransız şeyiyle karışık olan yaşlılar da vardı mesela. hatta "bu robert kolejinden mezundur ehzhehze" diye güldüm. ablam da "since 1863" dedi bi daha güldüm. çolukla çocukla gelenler filan vardı. yüksel gelirli aileler. şortlu, lacoste tişörtlü, ayağında kösele gibi ama yazlık ayakkabısı adamlar.
ablam etrafı tarif ediyodu engelledim hemen "ben zaten biliyorum..." dedim. bi de çimlerde otururken uzaktan geçen birine "hacı naber yaa çok değişmişsin tanıdın mı hehehe" diye el salladım, gülerek uzaklaştı. "boğaziçi çok bozuldu yeaa" dedim.

ama bazı tipler cidden kıl lan. herkes mutlu mesut bi toplaşma oldu oturduk çimlere ben altıma etrfata dağıtılan broşürleri serdim biraz dikkatle baktılar ama sonra konuşmalara bakıyosun hep şöyle:

-aa naber yaa? kaç sene oldu ehhee napıyosun iş güç?
-nabalım ya ben de almanyadayım şimdi çalışıyoruz işte memnunum ya güzel her şey sen napıyosun?
-sorma ben çok fenayım ispanya merkezli bi şirketteyim ama hep seyahatteyim hesapladım geçen 300 saatim yolda geçmiş son 3 ay içerisinde ama onun dışında iyi ya her şey yolunda

ben de eksik kalmayayım diye bi de etrafta frizbi oynayan mı dersin, çimlerde fütursuzca yatan 35 yaşında adamlar mı dersin. bu ne a.k dedim ama bedava şeylerden çok yiyemedim canım istemedi bi tek soğan halkaları vardı ondan aldım yedim bol bol. bi de benim canım sıkkındı yazokulu şeysi olmamıştı. buradan uludağ üniversitesine sesleniyorum: öğrenci otomasyonunuz bok gibi! ders seçememiştim kontenjan dolu gösteriyodu neyseki bu sabah halletim bi de benim geçenki mezuniyet şeyleri aklıam geldi. bi de arkamda duran bi tane şişman lavuk arkadaşlarına işini övüyodu bi bok anlamadım ama çok ayar oldum canım sıkıldı. türkiyenin geleceği olmuş isimler öylecene geziniyolardı işte etrafta sonra yağmur yağdı herkes çil yavrusu gibi dağıldı biz de kantine gittik sonra yağmur dinince metrobüsle eve döndük.
eve dönünce ablamlar kredi borçlarını hesapladılar.
umarım ekibim uyanınca bunu görüp şaşırmaz

penye ve ilişkiler


Bölesini görmedim lan bayadır. İnsanlar duman oldu anasını satayım ilişkiler yüzünden! Yok mesaj attı , yok onu ekledi , yok bunu sildi , engelledi , kızdı , konuşmadı , bağırdı falandı filandı . Bu nedir lan ? İnsanlar sevgili olunca neden sıkıntı çekmek için inanılmaz bir güç sarf ederler ki ? Yani kurtarmaya çalışırken kurtaramıyosun da . sokakta da aynı durum sürekli çatışmalar , kavgalar.. bugün kadıköy'de kızın teki ağlıyordu..

"şu tip hareketlerinden hiç haz etmediği mi biliyorsun"

"ELİNİ ÇEKER MİSİN!!!!!!!!!"

ilişkiden kaçamıyosun ama . bi yerden kurtulsan başka bi yerden çıkıyor ilişki !!! penye gibi yani . giymek istemiyosun ama giymek zorun da bırakılıyosun . sonra alışıyosun penyene . seviyosun onu.. sonra üstüne biri gelip tereyağı döküyor. gidip yenisini alıyosun ..

babalar günün de babama penye aldım..

kendimden ayrılıyorum ulaan: Everything you do





çok pis bi vaziyetteyken mezar turizm kardeşimizden son darbe geldi
sene: 2004 yazı
yer: balkon
hissedilen: bu dünyada bana noluyo lan? & müzik ne güzel bişeydir yarabbi

yok ulan harbiden dünyanın bence en güzel rep batı berlinde yetişti
ben hep bunu bilir, hep bunu söylerim

ama vahimi sözlerin tamamı için gugıla danıştık
yine kendim çıktım


"biz hititlerle yatıp hitler'le kalktık almanya'da 10 çividen 8'ini çaktık
asker müsfetteleri için kalbimizde yer açtık bu kapı suratına kapandı
manitanla uçuruma abandın yok oldu andım.."


sene Aralık 14, 2008, 02, 25:41 02:25 da böyle buyurmuş sayın ıslak köpek efendi

Adam olmanın ilacı synthol


bu fotoğraf sahte değil.
adı greg valentino.
70 cmlik kollarıyla guiness rekorlar kitabına girdi.

aslında bu mevzu şöyle:
"ohaa yaaaa geri zekalıı adam :SSS" diyen forward mail manyakları,
bi de "lan salak hiç böyle bişey olur mu lan fake bu" diye düşünen biz akıllılar var.
ama durum şu ki bunlar gerçekten "fake" değil.

her erkek vücut geliştirmek ister bi salona yazılır dambıl alır arada şınav mekik filan derken bu işe merak salanlar arasında steoidler vs azmanlaştırıcı ilaçlar filan hikaye olmaya başlamış artık yeni tirent: synthol.

kasa doğrudan enjekte edilen yağ asidi oluyomuş kendileri. sonra kısa sürede baya acılı bi şekilde o bölgeyi şişiriyo ve kaslı duruyosun. baya balon bişey olmasından öte tabi ama en önemlisi baya zehir çünkü bu. güç yok ama sadece görüntü için böyle manyaklıklar yapabilen insanlar çokca imiş.

felsefi açıdan değerlendirmek isteyen acizler için jean baudrillard in kusursuz cinayet kitabı önerilir. gerçekliğin ölmesi üzerine. yani "artık gerçekten çileğin tadını bilmeyen nesiller yetişiyor a dostlar" gibi, "vücut geliştirmiş bi erkek sanki üzerine başka bişey giymiş gibi durmuyor mu?" gibi şeyler söyler. ben onu pek sevmem gerçi ama neyse.

bu konuda ilginç bi belgesel var mesela bu işin müptezeli greg valentino üzerinden bu mevzuları anlatıyomuş. kolları patlamış ve enfeksiyon kapmış sonrası çok beter tabi.
meraklısına aha:

"the man whose arms exploded- part 1" (tıklamacalı)

internette sipariş verip kası tutturamayıp beynini durduran salaklara bişey demiyorum zaten ölsün onlar ama vücut geliştirme olayı hakkaten acayip bişey yani bu işe gönül veren adamlardan bahsediyorum. sorsak şimdi kızların çoğu iğrenir e haklılar da ama o adamın olayı o olmuş artık. bağımlı gibi yaptıkça gözü doymaz tabi insanın kendini süpermen sanıyodur. bi yerde bu işe gönül verenlerin kafalar gidik usta.
ama yazık hakkaten çünkü o kadar azman olunca sanki başka yönlerdeki eksiğini doldurmaya çalışır gibi bi hal oluyo. ters piskoloji diyolar ama onun asıl adı başka. neyse o yüzden de iktidarsız yahut şeyi küçük gibi dedikodulara maruz kalıyolar bayanlare tarafından. halbuse yerinde dur dese ne güzel herkeş imrenerek bakar. hastalık hakkaten düşündürücü koca koca adamların hallarına.

üstelik bu zamazingonun bile sahtesi varmış.
aslında bu da komik lan yani saçma.
şimdi olay şöyle, kas yapmak için stereoid kullanıyosun hormonlarını yamultuyosun metabolizman afallıyo gerçekten kas oluyo ama "sahte" bi tetikleyici kullanıyosun ama sonuçta "sahte" bi erkek oluyosun. çünkü steroid kullanan erkek kadınlaşmaya başlıyo, kadınlar da erkekleşmeye diyolar. yani erkekötesi bişey olmak için kadınlaşıyosun? ağlayan bob? daha sonra bi iksir ortaya çıkıyo kasa enjekte ediyosun bu orda şişme yapıyo hoop hiç emek harcamadan en kısa sürede kocaman "sahte" kasların oluyo. ama bu diğerinden de beter çünkü kasların şişmiyo ya da kuvvetlenmiyo bu tamamen "sahte". bi de çok tutunca bu iksirin "sahte"sinden yapıyolar çin malı filan.

o zaman yalın sizler için söylüyor, sahteeeee sahteeee

ben de gidiyim biraz daha barfiks çekeyim bari
ehe

Sokak modası: penye




bi tarafta çük kafalı benetton çocukları..




bi tarafta amerikan güreşi penyeli çocuklar...

benim çocuğum böyle olmalı..

evet dostlar yaz geldi, okullar tatil oldu artık gündüz vakti etraf halısaha ayakkabılı ve 5 liralık amerikan güreşi tişörtlü veletlerle dolmaya başladı. özellikle mahalle aralarından geçerken dikkat edin spring-winter 2010 penyeleri amerikan güreşi baskılı.
yani ben10 out, WCW in. bentene ısınamamıştım bilmiyodum o karakteri o yüzden ama bu sezonki moda güzel olmuş.

bi de çocukluktan ergenliğe geçişteki dönemde en rahatsız edici şeylerden birisi anneyle çarşıya çıkmak malum. o zaman rodiden, vena bi de lc waikikiden alırdık genelde. maymun maskotlu anahtarlığı herkeste vardır herhalde. ama annem yine de "şurda pazarda 5 lira bunlar der" beğenmezdi genelde hiçbi şeyi.
aslında meyve-sebze alırken çocuğuna tişört alan anne çok güzel bi annedir elleri öpülesidir ama "al olm sana penye aldım çok ucuzdu valla" diyen anneye "bu ne yaa oooff ben giymem bunu!"deyip o caanım penyeyi yatarken giyen evlat, çok hayırsız bir evlattır.
geçen bizimkiler buraya geldiğinde annem gene tişört almış bana ama baktım levis sonra bi açtım bildiğin penye. "anne bunu nası seçebildin?" dedim "niye olm ne güzel bak" dedi "iyi ya yatarken giyerim artık.." dedim.
evet marka şeysi var bende de o kadar umarsız, aykırı bi adam değilim, kolaya kaçıyorum.
bana ne yakışıyo onu da bilmem. gömlek çok yakışıyo dediler gömlek aldım giyiyorum. zaten hoşuma giden şeyleri üstümden hiç çıkarmam yiğitin montu gibi.. çizgi film kahramanı gibi geziyorum.
bi de cinsel gurulardan sonra bayanlı moda blogları var ona da ayrıca tekrar değiniriz ama sizden de tiksiniyorum lan. pudraydı, maskaraydı, rujdu derken gına geldi. hani görsek şöyle üzerinizde nasıl duruyo derim ha bak bu anlıyo demekki olmuş bu konuşsun ama alt yapı da yok muhtemelen.
gerçi ben kızların makyaj yapmasından hoşlanmam.
...
sadece ruj, oje filan gibi şeylerde fantazi arayan birisi de hiç olamadım. nedense pek sevmiyorum. aslında hiç sevmiyorum. doğal olun da demiyorum aman ha! neden demiyorum misal bu yazıdan sonra bütün dünya halkları birleşip sözüme uyarsa doğal olan bayan arkadaşlarla dolar caddeler o daha daha daha fena... yani makyaja ihtiyaç olmamasını kastediyorum ama o ayrı bi olay tabi kızlar için zevk almak gibi de bişey işte bilemiyorum bence hem ihtiyacı olmasın, hem zevk içün de yapmayıversinler diyorum temiz ve bakımlı olunsun yeter bence.

oldu canım

Nasıl zengin olunur ?

Zenginlerin zenginlik hakkında sözleri :



  • Rahmi Koç: Korkarak değil de sevdirerek çalışmayı prensip edindim.






  • Sakıp Sabancı: İş hayatında pişerek ve öğrenmenin ağır faturalarını ödeyerek bir yerlere geldim.






  • İshak Alaton: 50 yıllık geçmişimde tek başıma hiç karar almadım.






  • Hüsnü Özyeğin: Bankacılık dışına hiç çıkmasaydım daha iyi olabilirdi.






  • Kadir Has: Paranın esiri olmadım, ama ona hükmettim.






  • Ferit Şahenk: Bir kere kimsenin kimse için çalıştığına inanmıyorum.






  • Kemal Şahin: Benim daimi hedefim küçük denizde veya gölde değil, okyanusta yüzmektir.


    Zengin olma sitesi, kitapları:

    http://www.parakazanmayollari.com/


    Zenginlik hakkında ibretlik:

      Amerika'da adamın biri gazeteye ilan verir.
    Kısa yoldan zengin olmanın yollarını açıklayan bir kitap yazmıştır ve on dolar gönderen herkes o kitaba sahip olabilecektir.

    İlanda kocaman bir kitap gibi gözüken şey, minicik bir şeydir ve içinde şu not yazmaktadır:


    '
    Gazeteye bir ilan verin ve kısa yoldan zengin olmanın yollarını açıkladığınızı bildirin.


    Zenginliğe giden yol:

    1) Kararlı Olun
    Bir işe girmeden önce nasıl bir iş yapacağınıza karar verin. Bunun anlamı şu: Nasıl bir marka üreteceğinize karar verin, markanızın servis olanaklarını sağlayın, satış yetkinizi çoğaltın. En iyisini yapmak için başkalarıyla beyin fırtınası yapın.

    2) Dosya Hazırlayın.
    İş dünyasına girdiğinizde, markanızı yaratırken internet aracılığıyla imalatçılarla iletişim kurmaya çalışın. İmalatçılarla tanışmadan önce düşüncelerinizde kararlı olduğunuzu gösterin. Ticari markanızda ve patentinizde herhangi bir sorun olmadığını göstermeye çalışın. Franchise verip vermeyeceğinize karar verin. Bu konuda size yardımcı olabilecek internet adreslerinden yararlanın.

    3) Piyasa Araştırması Yapın.
    Dosyanızı güvendiğiniz başka insanlara gösterin, beğenip beğenmediklerini, daha iyi olup olamayacağını sorun. Görüntünüze önem verin. Potansiyel müşterilerinizi gösteren bir araştırmayı ürününüzle birlikte sunun. Bunun için marka çalışması yapan firmalardan destek alabilirsiniz.

    4) Sermaye Çalışmalarına Başlayın.
    Ne kadar para ile başladığınız hiç önemli değil ama mutlaka bir şirket kurmak için çok paraya ihtiyacınız olacaktır. Bunun için kredi almayı düşünebilirsiniz. Banka müdürleriyle konuşarak hangi şartlarda kredi alabileceğinizi öğrenin. Düşünceleriniz için size kaynak sağlayacak sponsorlar bile bulabilirsiniz.

    5) Kendinize Hedef seçin.
    Gerekli çalışmaları tamamladıktan sonra kendinize haftalık, aylık ve yıllık hedefler belirleyin ve onlara göre hareket edin. Başarınızın engellere takılmaması için ulaşabileceğiniz hedeflere göre hareket etmelisiniz. Böylece hiçbir zaman motivasyonunuzu kaybetmezsiniz


    tabi ki bunların hepsi palavra.

    1-  doğuştan zengin olunabilir

  • 2- allah yürü ya kulum der birden zengin olunur

    3- bahis, piyango gibi şans oyunlarından zengin olunabilir

    4- zengin eş bulunur direk zengin olunur

    beş- illegal yollarla olunur ama tavsiye etmiyoruz.


  • libertadores

    PES 2011'in ilk videoları yayınlanmaya başladı.efekler falan güzel ama asıl önemli olan olay "copa libertadores" var oğlum!!! independiente'yi alıp şov yapabilicem.. Umut ediyorum ki tribünle de güney amerika tarzında yapılmıştır.Eğer öyle yapılmışsa efsane bir oyun geliyor demektir..

    Yıkılmalı tribün istiyoruz!!!

    kandiliniz mübarek olsun


    Regaip Kandiliniz mübarek olsun sayın okuyucular. Bu gece bol bol dua edin, anneannenizin vb büyüklerinizin ellerini öpün, uzaktaysalar arayın . gönüllerini alın . ben mesela dedeme gittim. beraber nijerya - yunanistan maçını izledik. 65. dakika da "nijerya kim?" diye sordu yine dedem."türkiye kim?" diye sorduğu da olur ..

    çarşamba günü 3 aylara girdik bu arada artık alkol vb kötü alışkanlıklara biraz ara verelim sevgili okuyucular . ne biliyim "devam ederiz içkiye sıçkıya" diyosanız sonra sakın "neden az para kazanıyorum ? neden kızlar bana yüz vermiyor ? neden işlerim düzgün gitmiyor ? neden hocalar bana takık ?" demeyin .. yarın cuma bakın cumaya da gidin..

    imza : huuucu kerem aka mezar turizm

    şarkı önermesi

    toplantıdan notlar


    hepberabercene toplanalım dedik. toplandık da bi yağız gelmedi . hiç blog hakkında bişey konuşmadık . habire güldük .

    efkan ile yolda son 2-3 sene içinde hayatımızda gelişen olaylardan konuşurken konu "sütü seven kamyoncu"lardan açıldı. "ben ona gülmüyorum lan" dedim . efkanda gülmüyomuş . aslında espirili birşey ama televizyon dizilerindeki komiklikler gibi onlar biraz. hani videoları açıp "=)" şu şekilde izlenir herhalde . gerçi internet videosundan daha başka birşey de beklememek lazım . bizde video yaptık komik mi ? yoo yarak gibi.

    herneyse sonra ekiple 1 banka yayıldık muhabbet ediyoruz . ilkten kadınların göğüsleri hakkında kısa bir konu oldu , sonra göbekli kadınların hiç sıkılmadan göbek deliklerini teşir etmesi konusu oldu (burda iğrendik az)..geçen ben bi tane gördüm mesela kadın terlemiş beyaz bişey giymiş bir delik var kocaman. neyse.. biraz daha zaman geçti jo hakkında konuştuk . biraz sonra incisözlük hakkında konuştuk .. efkanla yiğit çok güldüklerinden ama artık saçmaladıklarından bahsettiler (ben onlara da fazla gülmüyodum) .. efkan daha güzel şeyler söyledi ama onları kendi söyler zamanı gelince ben yazmıyım şimdi .

    sonra bi yere oturduk brezilya maçını izledik.bir çocuk geldi efkan ile yiğit'e şirinlikler yaptı..elanoyu takip ettik.. etrafta fenerli olduğunu düşündümüz bikaç eleman "bu kadroda neden dos santos yok" gibisinden laflar ettiler. elano ya gelince top mırın kırın yaptılar. sonra elano bi asist bir gol çaktı . a.k du piyasanın..

    sonra ben e-5 de otobüs beklerken gece 12 civarı özgür'ü gördüm. özgür değerli bir arkadaşımızdır eskisi kadar nette takılmadığından ona bu blogda yer veremedik . hatta bu yüzden efkan ve ben mahçup gibiyiz ona .. 1 sene evvel 3 kişi takılırdık da.. neyse onlada güzel konular konuştuk , hayatı pek çalkantılıdır onun..

    bir toplantı da böyle bitti . radikal kararlar yok! güzel gidiyoruz..

    efkan'ın dediği gibi "proje değiliz a.k ! akım hiç değiliz."

    çok şey yazıldı, çizildi..

    Kaleci olarak görev yaptığım sırada enisle makara yapıyorum.
    efkan(acme) takımdan memnun değil, sağlı sollu geliyoruz bu dakkalar da
    efkan'ı avlama çalışıyorum ama adam karşı karşıyalarda pek iyi. bütün golleri uzaktan yedi zaten.
    "bu adam uzaktan gol yiyor" o yüzden ceza sahası dışından aşırtma denedim direğin üstünden gitti.
    burda defanstan top çıkarıyorum.
    burda ağır marke altında oyun kuruyorum..


    saat 6'da maç almışlar adamlar. heybeliada da çalışıyordum ben. gelemicektim yani .neyse iş erken bitti. ordan geçtim bostancı , ordan da bakırköy (evet maç bakırköy'de) .. geberik bir vaziyette çıktım maça . yoruldum zaten hemen.. ama yendik 3-4 farkla falan . halı saha iyidir..ama dengeli takım ve gece olmalı..

    ADAMSIN SİPSİ

    * Kaptanlık yükü ağır mı geldi acaba size?
    Yük yok ki! Kaptanlık dediğiniz sıfır yük. 10 numarada da sıfır yük var.

    * Ama ağır geldiğini düşünenler oldu?
    Yaa, bıraksınlar bu işleri. Fenerbahçe medyası yazıyor, Galatasaray taraftarı inanıyor.

    listen my new friend , please =)



    yok yok müzik bloglarına benzemiyoruz . bu şarkı dinlenmeli . bugün cuma da hoca ne kadar "3 aylara girdiğimiz şu günlerde kin , nefreti içinizden atın, kucaklayın birbirinizi " mesajını verdiyse de ben ondan şu şarkının tadını alana kadar zaman istiyorum . grunge bişey bu şarkı dinleyin seversiniz umarım .

    (şarkı için sağol nilüfer "sugar on my tongue" out "happy song" in )

    geç gelen edit : vokali "funny games"in amerikan çekiminde başrolde oynayan gençe benzetmiştim. oymuş zaten .

    seviyeli paylaşımlar 2

    bu resimle başlamış idik yola..acme ve ben ..sonrasında yiğit .yedek klübesinden ferhat, yağız, mert ve ismini sayamadığım bir çok arkadaşımızın desteğiyle buralara geldik . ..

    ...

    buralara geldik derken site ismi aldık lan sadece ehehehe...

    http://www.seviyelipaylasimlar.com/


    durmak yok yola devam !

    speşıl tenks tu ferhat!

    eleştirmen

    " (I) Eleştirmeni öteki yazarlardan ayıran en önemli nokta, eleştirmenin konusunu yaşamdan değil, yazıdan seçmesidir. (II) Çünkü eleştirmenin temel işlevi, okuyucuların yazınsal ürünleri daha iyi anlayıp değerlendirmelerini sağlamaktır. (III) Bu yönden, okuyucuyu göz önünde bulundurma eleştirmen için zorunluluktur. (IV)Eleştirmenin düşüncelerini olabildiğince somut ve yalın biçimde dile getirmesi gerekir. (V) “Yalınlıkla” kastedilen, düşüncelerin akıcı, kolay anlaşılır cümlelerle dile getirilmesinin yanında bunların birbirileriyle olan bağlantılarıdır.

    Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, eleştirmenin yapıtla okuyucu arasında köprü oluşturma görevinden söz edilmektedir? "



    Aga ben bayılıyordum bu sorulara ya.. Şimdi mesela bi sahil kasabasına gidip şu "eleştirmen"li soruları sabahtan akşama kadar çözerim. Benim gözümde en gizemli şeydir eleştirmen . Bütün gazeteleri , dergileri karıştırdım ama şu sorulardaki nitelik de ki eleştirmeni bir bulamadım.

    i love nuclear

    ekip arkadaşlarımın bu konuda ki görüşlerini bilmiyorum ama ben nükleer enerjinin yanındayım.

    birdy nam nam

    Abbesses - Birdy Nam Nam live au Tryptique - Novembre 2005 from Mathieu Baillargeon on Vimeo.

    aslında onlar bayadır piyasa da var ama okul,iş,güç derken yeni bulabildim. bu aralar en çok dinlediğim grup.. 4 tane turntablecıdan oluşuyorlar, fransızlar.gereken gereksiz bilgileri de verdim.. şarkılar güzel , 3 albümü de indirin . değişik tatlar alın.. yo!

    Arkadaşlık güzel şey

    sabah 8 de işten çıktım erdilerde ferhatla beraber kahvaltı yaptık. kahvaltı sonrası balkonda çay sigara eşliğinde ettiğimiz sohbetin konusu HAYVANLAR ALEMİ'ydi.

    keyifli sohbetten akıllda kalanlar ise şunlar:

    F: Aslanda bi sikim yok

    E: Benim dedem ayıyı yenmiş

    F: Aids maymundan çıkmış

    F: Aslanla yılanla muhabbeti nedir ki ?

    artı uykusuzluğa istinaden bonus :

    F: insan vücudu çok dirençsiz o kadar yemek yiyiyoruz, uyuyoruz 12 saat sonra pat gidiyoruz.

    bir döneme ışık tutan şarkılar serisi




    akla gelenler :

    2006
    kadıköy
    kadıköy de efkanla internet kafe ,
    anal cümbüş
    ex manita
    1. sınıf
    trene alışma
    özgür - berk - kadıköy underground çevresi ve patso
    "kanka ne zaman ev tutuyoruz?"
    haftada 3 kere sinema
    saat 5.55 treni
    efes pilsen one love
    özgürle caddebostan sabahlaması (saat 4'de bu pijamalı güzel kızların burda ne işi var?)

    yiğit sayesinde bu şarkıyı yine hatırladım..bir dönemin fon müziğidir bu şarkı..like a monkey rara ra ararara

    Hep aynı şarkıları dinlerim

    37 parça

    Blue - One love
    Aaliyah - Try again
    Anastascia - Sick and tired
    Maroon BEŞ( klavyemde beş tuşu basmıyor google da bir şeyler arayıp beş numarasını kopyalamaya da üşendim ondan yazıyla yazdım) - This love
    Nelly Furtado - Turn off the light
    Pet Shop Boys - Go west
    Babutsa - Yanayım yanayım
    Hot Chip - Over and over
    Natasha Bedingfield - Unwritten, These Words
    Kelis - Milkshake
    Hoobastank - The Reason
    Oasis - Wonderwall
    Puddle of Mudd - She hates me
    Guano Apes - Big in japan
    Red hot chilli peppers - she's only 18
    Sertar Ortaç - Şeytan
    Iron Maiden - Run to the hills
    Radiohead - Street Spirit
    Massive Attack - Karmacoma
    Portishead - Roads
    The Beatles - Twist and Shout
    Placebo - Meds
    Timbalad ft. Soshy & Nelly - Morning after dark
    Coolio - Gangsta's paradise
    Laurent Wolf - No stress
    Inna - Deja vu
    İbrahim Tatlıses - Seni sana bırakmam
    Whitesnake - Still of the night
    Papa Roach - Between Angles and insects
    Judas Priest - Breaking the wall
    Bon Jovi - Living on a Prayer
    Three Doors Down - Here without you
    Shades Apart - Stranger by the day
    The Killers - Jenny
    Travis - Side
    Ann Margret - Slowly



    bu gece işte dinlediğim şarkıların bir kısmı.zaman zaman müzik listeleri yayınlamayı düşünüyoruma artık. eğer canınız sıkılıyorsa ve bu listede dinlemediğiniz ya da uzun zamandır dinlemediğiniz şarkılar var ise fizy.com'u açıp dinleyebilirsiniz. dinlerseniz sevinirim yani.

    randal


    "Tüm dünyanın yükünün omuzlarının üzerinde olduğunu düşünmekten hoşlanıyorsun, Dante burada değilse sanki bu yer parçalanacak.Tanrım, aslında bir dalavere için tüm şartları fazlasıyla karşılıyorsun.Lanet tuşlara basıyorsun.Herhangi biri bu işi kolayca yapabilir. Olduğundan daha fazla önemli görünmesini ve, daha fazla destansı görünmesi sağlamak içi çok tutkulusun. Tanrım, Bir markette çalışıyorsun, Dante kötü bir yer! Ben de boktan bir video dükkanında, aynı kötü kalitede. Biliyorsun, şu adam, Jay doğru söylüyor. Yaptığı şeyle ilgili hayalleri yokmuş. Buraya bir gazete, sigara almaya gelen insanlara kendimizi daha önemli göstermekten çok hoşlanıyoruz.
    Onlara yukardan bakıyoruz. Sanki çok ilerdeymişiz gibi. Madem o kadar ileriyiz,Burada ne halt ediyoruz?"


    yavrumuza ad takarken

    bence çocuğumuza isim koymamalıyız. lise'ye giderken falan kendi ismini seçmeli. geçici olarak bi isim verebiliriz tabi, seslenirken falan sorun çıkabilir. bu bağlamda bütün insanların 2 ismi olması gerek bence. kerem'in dediği gibi 3 4 isim olayına da sıcak bakıyorum.

    ayrıca efkan diye ismi ilk defa duydum ben. baya şekil isim, kerem ve yiğit orta direk ismi ama efkan böyle ne biliyim güzel tarz isim.

    ayrıca hanlı canlı isimlerde yasaklansın yiğit ve yiğithan arasındaki farka, keremle keremcan arasındaki farka bir bakın, bir de efkanla efkancan ya da efkanhan'a. olmamalı.

    Erkek : Ferhat - Kız : Şirin - Yemek : Zeytinyağlı fasülye, fırında makarna, beşamel soslu tavuk, demir hindi

    evladımıza isim koyarken


    (bu yazıyı annemden ilham alarak yazıyorum)

    İsimler sanki insanın hayatına yön veriyormuş gibi geliyor bana . Kader, Garip gibi isimleri olan insanların hayatlarında nedense bir uğursuzluk oluyor (çevremiz de var) mesela . Efkan , Yiğit , Kerem mesela orta direk ismi tam . Sertaç , Seçkin, Çetin alttan yetişen yeni nesil esnaf ismi gibi bir çağrışımda bulunuyor bana . "seçkin emlak bürosu"

    Kaşif diye bir isim var mesela . 1 kere duydum ben bu ismi . çok sevdim . oğlum olursa koymak isterim ama okunuşu böle garip gibi . ismi Kaşif olan çocuk bence akıllı , arkadaşları tarafından sevilen , iyi bir çocuk olur . bizim yiğit gibi olur işte..

    Futbolcu yapmakta isterim evladımı mesela ben . ona göre de isim var gazete başlığına uygun . "kadıköy'e Ayaz çöktü " ?

    2 isimli mi olsa yada.. ben 2 isimli olursa 3-4 de yaparım . brezilyalılar gibi . dedemden bana doğru koyarım isimleri . kaşif ayaz kerem ahmet .


    Erkek : Rafet - Kız : Behiye - Yemek : Yahya çorbası, Etli Patates, Pilav, Cacık

    biliyosunuzdur zaten

    Breaking Bad iyidir..izlenir.

    yo!

    Babanın adı




    sabah geldi bizimkiler. annem anlattı babam gene olaylar yaratmış. geçen rahatsızlanmış sonra acile gitmiş, hemşireye:

    "tansiyonuma bak ama bana söyleme"

    sonra geçmemiş rahatsızlığı bi çekapa gitmiş:

    "kalbe, kolestrole filan bakın ama bana söylemeyin"

    sonuçlar nasıl baba dedim şimdi kıllığına:

    "hiçbi şeyim yokmuş taş gibiyim"

    fanzin ayakları..


    az kaldı başlıyoruz..

    batı berlin
    yaşar abi
    ünlüler
    gündem dışı
    musiki

    ve niceleri..

    bekle hayatım geliyoruz.

    dünya radikal kararlar almaya değmez

    yiğitciyimin (birbirine aşırı sahip çıkan kız kankalar gibi oldu bu hitap) yazısında bahsettiği gibi , problemleri , dertleri düşünmeye hiç gerek yok . 4-5 gündür konuşuyoruz internette olsun dışarda olsun . değişik düşünceler bile ortaya attığımız oldu . bu konu hakkında düşüncelerimizi tam oturtamadıysak da bize göre ; insanlar her zaman geçmişe özlem duyarlar "eskiden sokakta ne güzel top oynardık , ne güzel ailecek beraberdik" falandık filandık gibisinden ..bu özlenen zamanlarda bile insanın içinde bir sıkıntı , keder mevcuttur. ama sadece o dönemdeki güzellikleri düşünürüz . bunun bir diğer nedeni ise o dönem ki sıkıntıların çoktan atlatılmış olmasıdır. yani diyebileceğimiz özetle şudur ki : dünyamız yalanlar üzerine kurulu ve sıkıntılarımız bile yalan, gelip geçici.. (klişe ama bu )

    "bundan sonra böyle yapıcam , bundan sonra böyle olucam"lar da çok gereksiz.."radikal kararlar" lafı bile başlı başına insanın içini geriyor . 22 yaşındayım ve önümde maksimum 40 sene daha vardır herhalde . sizi bilmem ama ben radikal kararlar almıcam (düşünmicem de) . insanları hayatımdan çıkartmıcam . şuan benle konuşan herkes benim için değerli ve birilerini hayatımdan çıkartıcak kadar kendimi yüksek değerli görmüyorum açıkcası . insanlara sunacağım çok değerli öğretilerim yok .. " seni hayatımdan çıkartıyorum bu öğretilerden yararlanamassın ". saçma olurdu bu.

    bu "mutluluğu arama" olayını da anlamadım. aslında anladım ama kavrayamadım tam sanırım. mutluluk bence her ayın belli bir zamanı elimize geçiyor ve bizim onu dış kuvvetlere karşı iyi bir şekilde müdafa etmemiz gerekiyor. iyi bir şekilde müdafa etmezsen mutsuz oluyorsun. şöyle de diyebiliriz ki mutsuzluklarımızın kaynağı mutlu anlarımızın kıymetini bilememek olsa gerek . dengesiz olmak , ne istediğini bilememek(bende var) gibi kaynakları da olabilir.

    a.k bazı insanlara ayar oluyorum lan..

    "Her darbede yeni bir arbede başlatılıyor işte. İnsanoğlu yeniliyor kendine ve benliğine."


    şemsiye savaşı




    evet aylar önce görmüş olabilirsiniz fakat ben yeni izledim. muhteşem bir şey yahu.

    Kutsal aile



    hakkaten ailecek bi gariplik var bizde. otobüse binmişler şimdi hepsinin telefonlar kapalı.
    binmeden insan bi arar dimi. gerçi ertesi gün buraya gelcekler ama olsun. ilk defa coşkulu telefon sohbeti istedi canım.
    ne diyim ben size.
    bi de babam uçaktan korktuğu için otobüsle geliyolar 22 saat bi de ehzhe
    ama itiraf edeyim anacuğumu görünce sarılıp gözyaşı dökeceğim.
    özledim ula
    "ha bu sakal ne? ha bu evin hali ne? sen niye bu kadar pissin? yok ya yok benim uşaklar hiç babasına çekmedi.." dememesi için amcamlara gönderiyorum hepsini.

    -anne siz iyi hoş geliyosunuz da ben mezun olamayabilirim... (acıklıses)
    -olsun yavrum gezmeye geliyoruz biz zaten (heyecanlıses)
    -..heaa..iyi

    Sonra



    Vee bugün son 3 aylık aksiyon bitti. bi anda bitti ama. her gün en az 10 tane şeyi düşünüyodum. ama okul bitmedi galiba. neyse yaz okulu için belgeleri hazırladım bi açıklansın bakarız. ödemelerimi yaptım. kira işini de hallettim anlaştık depozitoyu son aya sayıcaz pazartesi de çıkıyorum. ev ahalisi de şu saatlerde otobüse binmişlerdir sağ salim gelirler inşallah, onları da özledim. ailenizin yanınızda olmasının kıymetini bilin lan. ne olursa olsun. ama tacizci bi babanız varsa bilmeyin, savcılığa gidin. neyse keple cüppeyi almamıştım onları aldım bugün. sınavlara çalıştım baya konsantre oldum onlar da bitti. son 2 sınav ters oldu ama napim o kadar dayanabildim artık. gemi olayından sonra sürekli haberleri takip etmekten pek konsantre olamadım.

    ama yine de çok fazla şikayet etmedim. hele isyan hiç etmedim. olması gerekenler oluyo, yapılması gerekenler yapılıyo, öyle. yakın geçmişte diyodum ki böyle olmamalı insan değiştirir ne yaparsa o olur diye ama bu türden bi üstlenmeyle hayatabakış açısı oluşturmak cidden çok zormuş. ama gene de umutsuz değilim.

    mesela dün, "yeni sefer olursa ben de mi binsem acaba o gemiye?" diye düşündüm. pek eskisi gibi düşünmüyorum artık kendimi ya da işte hayata dair derin sıkıntılarımı. oturdum çalıştım uğraştım napim ben bu kadar uğraşabiliyorum. benim hayatım, sakin bi hayat. o yüzden böyle kombolu sıkıntılara gelemiyorum. herkesin derdi kendine büyük tabi belki abartmış olabilirim dediğim gibi pek ağlamadım kimseye. ben takıntılı insanım biraz bu konularda. o yüzden az olsun ama sakin iyi güzel olsun her şey, gerisi önemli değil.

    şimdi güzel bi anma yazısı döşerdim ama hiçbi şey için halim kalmadı.
    biraz kafamı dinlicem. epeydir oturup müzik bile dinlemiyorum.
    yeni film, müzik, dizi, eser meser ne varsa beri gelsin.
    yazın da şöyle bi işe gireyim kerem de cdcilik yapsın yan tarafta bankta oturalım çay içelim sakin sakin yeter. ne yapalım.

    bir gün bir insan bir hayat


    F: afiyet bal şeker olsun şekerim

    M:şimdiki aklım olsa reklamcılık okurdum
    K: şimdiki aklım olsa üniversiteye gitmezdim.
    F: hay ağzını öpeyim

    F: morelim çok bozuk, arkadaşlar yemek yiyiyordu yanlarına gittim bi iskender de ben yedim bütün hesabı bana kitlediler elli yedi lira ödedim.
    K: oha elli iki lira mı ?
    F: iki değil yedi yedi !

    Y: olm sanki bir buçuk tb'lık harddisk'e bugün acil ihtiyacın var başka yerlere bak alırsın sonra
    F: evet bugün acil ihtiyacım var.

    F: evlenceğim kadın sigara içiçek. evlenceğim kadında aradığım tek kriter bu.

    not : bu yazı mezar turizm tarafından editlendi (doğrularıyla değiştirildi )


    Film önercem

    ama izlemeyin



    şimdi eşim dostumla böyle oturup bu filmi izlesem mutlu olurum
    çok beklentisi olmayan insanlarla



    böyle insanlarla

    Çete






    Türkiye'de yayınlanmış en iyi ve en önemli dergilerden birisidir. Nihat Genç ve Hakan Albayrak mamülüdür. Benim yapmak istediğim şey de tam olarak şöyle birşeydir işte.
    Bir nüshası dayımda mevcuttur o bakımdan okumuşluğum da vardır :)
    Cidden çok güzel lan. Nostalji manyağı değilim, arkadaşın tabiriyle kültürel geri sayımdan hoşlanmıyorum ama bugün çıkarılan fanzinler gibi bişey yapmak istemiyorum ben ya.
    Genellemek istemem ama ben sevmiyorum.
    Dümdüz bir şey olsun ama içimize sinen ciddi bir şey olsun yani.
    Yazın da gelmesiyle gerek blogculuk işleri olsun, gerekse diğer meseleler olsun, bu ara bir şeylerin peşindeyiz, ne yaparız ne ederiz, genciz güzeliz ya örnek almak gerek.

    sevgili dostlarım,
    düzgün bi türkçeyle yazdım bak anlayın diye...

    istanbul underground'ın 1 numarası


    sinan özen'i seviyorum lan ben.. "kulağımdan öp beni" var bi de

    Naber lan orospu çocuğu? :)

    stay with us tayyip

    Adam ülke için canını dişine takıyor. O gezi bu gezi 1000 tane yerde uluslar arası temasa geçiyor.dünya piyasasında türkiye'ye değer katıyor.israil'e giderin kralını koyuyor. ama yok hala millet "tayyip çocuğuna gemi aldı"da anasını satayım . bu nasıl bi kafa lan ?

    "dostluğumuz ne kadar kıymetliyse , düşmanlığımız o kadar şiddetlidir ! "

    Onursuz köpekler!


    &



    Seviyeli paylaşımlar olarak israil konusundaki engin fikirlerinden ötürü her ikisinden de tiksiniyoruz...