eskisinden çok istemek ama daha az istemek

20'li yaşların ortalarına gelen adamlar olarak aslında hemen hemen her soyut istek önemini yitirdi. yitirmedi de gerçeklikten çıktı. insan daha elle tutulur şeyler istiyor. ama çok istemiyor. olmasa da olur gibi oldu çoğu şey. fiziksel ve mental açıdan tabi ki genciz ama o gençlik ateşi denilen kavram sönmek üzere. olgunluk tam olarak bu olabilir. tutku alelade değil sadece yeri geldiğinde o da fazlasıyla baş gösteriyor. yapılamayanlar belki biraz fazla arabesk olacak ama hayal kırıklıkları daha fazla istemeye ve bir o kadar daha az istemeye yol açıyor. daha farklı bir şekilde yüz buluyor bu istekler. fırsatları akılcı şekilde kullanmak üzere beklemekten bahsediyorum. istek denilen şeyin hiç bir zaman bitmeyen bir döngü olduğunu kavrayabiliyor insan ciddi anlamda. isteklerini şekillendirip, yeri geldiğinde çıkartıcak üzere hazırlıyorsun tam olarak. onca istek içinde hepsinin asla gerçekleşmeyeceği bilincinde olduğundan isteklerin hangisinin gerçekten faydalı olabilceğini çok rahat tespit edip, ardında kalana hayıflanmıyorsun. son olarak - kompozisyon yazarkende sonuç bölümüne son olarakla başladığımdan eğitim hayatım güzel gitmemiş olabilir - istemek gerçekten hayata tutunduran önemli şeylerden biri. çekinmeyelim, isteyelim.

...

Üzülme yavrum seneye de gelirler
sezon açıldı yine dolanmaktasın güzelim
e tabi o festival senin bu festival benim
hani şu headline olan şey değil mi?
"gelsin valla çocuğumu keseriaağğmm"

görüyorum şimdi işaretlemişin feysten
ama anlamadığım 2 şey var:
bir: yer miyiz lan biz? biliyorum evdesin
iki: yere oturman da artizlikten değil safi fakirlikten

ayrıyeten panksın tabi ezelden
çakma pantol dizelden



(haziran 2012, beylikdüzü)

DAVA!

Gurbetten selamlar dostlar suan isvec'deyim. takiliyorum. kizlara falan bakiyorum. her neyse konu bu degil simdi ayri bir yazimda isvec anilarimi yazarim belki ama suanki tempomla gidersem pek bir anim olmayacak sanirim. kutuphaneye gidip fareler ve insanlari okuyorum cunku olayim suanlik budur. evet basliyoruz...

ben ve acme biliyorsunuzki "sevki yilmaz changed my life" sloganiyla bir harekete kalkistik bundan neredeyse 7 ay once falan. stikirlar falan bastim ben. yapistirdik.. askerden donunce belki heyecanim gider saniyordum bu olaya karsi ama daha bi sevkle dondum ben. devam ediyorum yani olaylara. her neyse stikirlari basiyorum etrafa.. ben askere gitmeden once bi kac stikiri cekmecemde birakmistim. aile uyeleri bunu gormus olabilrler. killandim biraz bu olasilik yuzunden ben. eve geldim twitterda takiliyom.. babam birden seslendi arkamdan "sevki yilmazla iliskin ne senin?" bir insanin babasi boyle bi soru sordugunda durup kaliyorsun. Shepard Fairey'e de babasi acaba Andre the Giant'la olan iliskisini sormusmudur ? sormustur lan belkide.. bir cevap veremedim tabi ben babama. "ole bi saka ya" o falan dedim sanirim. sonra isvec'e geldim teyzem 4-5 gun sonrada amcam sordu "kerem bu kafa nedir?" diye.. twitterdaki arka plan resminden bahsediyorlar. he bu arada isvecte de stikir islemlerime devam ediyorum ehehehe. ya demek istedim olay aile icinde cok dikkat cekiyor. biraz DAVAmin baskisi fazla geliyor sanirim. sevki yilmaz changed my life ama basimiza bir is acmaz umarim bu durum aile tarafindan. yani 1-2 ay is bulamazsam babam bunu koz olarak kullanir. sitrit artimdan geri kalirim..

ayşe melike çerçi



ayşe melike çerçi'yi çok sevdik. sokakta görsek selam vermekten korkacağımız türden eleştirili sinirli bir insan da olabilir. ama ekranda iyi. ya şey var hani tvde komik olan insanlar gerçek hayatta çok ciddiler diye bir olay. mehmet ali erbil program arasında herkese kızıyor falan mesela videoları var.. neyse. ayşe melike çerçi umarım öyle değilsindir. çok ünlü ol !