repleerrrr


uzun bir hiphop yazısı yazmayı düşündüm şimdi ama uzun tutmak istediğim için içinizi de sıkmak istemiyorum. "uzun yazıcam" dediğim için kısa tutmakta istemiyorum. neyse yine başta vaad ettiklerimden sonra tutarsız bir yazı olabilir. blogdaki az yazı neden diye soracak olursanız ki son 2 senedir böyle bir durum var ve siz "blog neden güncellenmiyor" diye sormuyorsunuz zaten ama bu ara artık iyice bitmiş durumdayız. dolap yiğit iş güçle uğraşıyor boş zamanlarında ise aşk hayatını yürütüyor , acme ise bodyci ve boksör olmaya karar verdi kitap falan okumuyor. eskiden buluştuğumuzda ufkumu açan bu insan artık fifa'da beni 1 kere yenince kendisine "yenilmez armada" falan diyor. garip yani. ben yine eskisi gibi işsiz güçsüz olduğumdan yazılarıma devam ediyorum arada evet başlıyorum yo !

bu tabi genel hiphop tarihi hakkında bir yazı değil o kadar donanımlı değilim. bu benim kendi hiphop tarihim olabilir. "naptık ne ettik" gibisinden. aslında şunu fark ettim daha doğrusu blogumuzun neredeyse hiç yazı yazmayan yazarı "pia" düşündü bende onayladım. hayatının bir bölümünde rape kendisini tamamen vermeyen insanlarla çok iyi anlaşamıyoruz. yani aslında anlaşıyoruz ama o istediğimiz kıpır kıpır muhabbet olmuyor. bir insanla anlaşabilmek için hayatının bir böneminde "ben sagocuyum ben cezacıyım" demesi lazım sanırım . işte o zaman akıyor muhabbet işte o zaman "-distorşın ep daha iyidi olm -siktir la mürekkebi doldurdum siker" diyebiliyorsun.

lise evet bağlanma olayı lisede oldu benim. onun öncesinde 7 yaşında aldığım ve ne tarz yaptıklarını bilmediğim cartelin sadece cartel parçası için o kaseti almıştım. 1 ayda sıkıldım. sonra yine pek fazla bir bağlılık olmadan eminem falan dinliyordum işte.. ama o sırada offspring, cardigans falan o ara ne popülerse onları da dinliyordum.sonra cartel kasetini buldum eski kasetler arasından bu sefer ful albüm dinledim. baya sevdim böyle. hemen ardından okulda "nefreti biliyor musun ?" falan dediler. bilmiyordum :((( yalova'da anneannemlerde sıkılırken bir kasetçiye gittim. dinleyebileceğim bir şeyler ararken "nefret-anahtar" albümünü buldum. işte o an önümüdeki 3 sene boyunca bol pantolon bol tşört olaylarının hepsinin kapısını açan hareketi yaptım. kaseti aldım eve gittim walkmane taktım... "nefret changed my life" oldu biraz işte. 10 tane pil falan bitirdim.. "anahtar elimde hiphop bir bombaaa"

sonra işte ceza,sago falan filan derken konserler monserler.. özgürle tanıştım işte pia :D


üstte gördüğünüz programda acousticadır . bu programdan ben kendi dinlediğim müziklerden sample keserek beat yapmaya çalışıyordum ki sonradan öğrediğim üzere bu programdan böyle bir iş yapmak imkansız :D davul samplelarını bile başka bir yerden kestiğim için ve müzik sampleları da uyumsuz olduğundan saçma sapan ritimli şeyler çıkıyordu. bunları insanlara dinletiyordum ve beğenmiyorlardı normal olarak . çok kızıyordum bende tabi "nasıl beğenmezler cahiller" diyordum ahahhaheaheaehdsfu. neyse bu 1 aylık bir süreçti gerçi sonrasında FL STUDIO ile tanıştım ve bir kez daha "fl studio changed my life"

aslında arada kaçırdığım bir olay var evet. essek.gen.tr diye bir sitemiz vardı orda bir sürü arkadaş takılırdık biz işte..bu acousticayı kurunca ve elimizde "çubuk mikrofon"lar olduğundan kayıt yapmak çok kolaydı..ilk hazırladığımız beatlere sitedeki bazı arkadaşlara diss atarak rap kariyerimize başlıyorduk. ve çok saçma sapan kendi açımızdan komik şeyler çıkıyordu. diğer olaylar bundan sonra geldi belirtmek istedim.

hemen ardındaki dönemlerde eski mahalle arkadaşım ama ortamın içinden nisan ile anal cümbüş diye bir rap grubu kurduk. yani kurduk dediğim evde takılırken rap şarkı yaptık sonra o anal cümbüş oldu. sapık inek diye bir grubun şarkısından aldık o ismide zaten. ama çok küfür ettiğimizden o bu isim uygun gelmişti. anal cümbüş genelde tanıdığı insanlara ve o ara ortamda ne revaçtaysa ona küfür eden bir grupdu. eğleniyorduk yani. şuan olsa twittera ve fenomenlerine söverdik herhalde. ama toplanamıyoruz şarkı da yok o yüzden :l
anal cümbüş ile ilgili en değişik olay haberimiz olmadan katılmış olduğumuz ve 2 oy aldığımız uluslararası bir müzik yarışmasıydı herhalde. kayıtları bende hala var. "anal kümbüşş"falan diyor adamlar. bizim haberimiz yoktu o 2 oyu kim verdi acaba ?

biz bu anal cümbüş ve rap olaylarını kovalarken turkpunk diye bir site vardı orda da takılıyorduk. punk konser ortamlarını da çok kovalamıştık. ordan tanıdığımız 2 arkadaş da batu ve bilge yani yedek fanila diye bir rap grubu kurdular. bu grup kurulmadan önce ben inceden o sitedeki rap potansiyeline bakmıştım ve bütün insanlar genç ve pankçı olduğundan rap dendiğinde "yee yoooo yaa ehehhehe" diye dalga geçiyorlardı bende ayar oluyordum tabi :D batu da o arkadaşlardan biriydi aslında ama bir gün msnden "bana rap camiasından 2 tane sağlam adam söyle" diye geldi. o ara sansar ve fersah revaçtaydı onların ismini söyledim ve RDHYV(rapde doğaçlamalara her zaman yer vardır) ve saldırı isimli şarkıları yaptılar. bu şarkılar da aslında dediğim o "rap sevmemezlik" vardı ama sonradan ne olduysa özellikle batu'da rap sevdası ortaya çıktı :) ve çok daha güzel şarkılar yaptılar. bu grubun anal cümbüşten etkilendiğini söyleyemem çünkü bizden pek insanın haberi yoktu ama yedek fanila elemanları aynı zamanda düz mantık elemanları olduğundan (düz mantık izmirli punk grubu) myspacede baya destek aldılar. aynı tarza yakın yaptığımız içinde bu bizim müziğimize de reklam oldu. yedek fanila bizim biraz reklamımız oldu yani :) 

sonrasında ise MC KUBUR ortaya çıktı. bu sanırım BETA olması lazım. Beta olimpos label'ından bir rapçiydi ve sesini değiştirerek komik sözlü rapler yapıyordu. baya eğlenceliydi o da. onun bu tarzına yakın MF DOOM var amerikada mesela. o da 2. kişilik olarak quasimoto'yu kullanır ve kliplerinde bir kukla oynar.

neyse ben beat tekniklerimi kendime göre yorumlayıp biraz değiştirip "mezar turizm" ismiyle bir şeyler yapmaya devam ettim sonrasında. radio eksen gözel radyoda şarkım çaldı falan ufak mutluluklar yaşadım. 

rap olayına geri dönersek o dönem yaptığımız bu komedi makara işlerinin amerikada şuan revaçta olduğunu görmek beni şaşırtıyor. 3 loco falan var bilirsiniz belki ? onun öncesinde ortaya çıkan lonely island falan. biz uğraşırken bu adamlardan haberimiz yoktu mesela. şimdi düşününce biraz daha profesyonel yaklaşsaydık belki daha çok tutulurduk ??? 18 yaşındayken nasıl pro olucaksak bilemiyorum tabi..

sağlam özet geçtim aslında he . final olarak 3 loco - neato

kadınlar futboldan anlamaz

ümit özat ve simge fıstıkoğlu'nun kavgasını izledim de ondan yazıyorum. bence de anlamazlar hemde hiç anlamazlar. hani bu internetin ortaya çıkmasıyla falan kadınları da bu kulvarda görüyoruz bir şeyler yazıyorlar. onları gördükçe iyice anlıyorum zaten anlamadıklarını. ya bu anlamama "ofsaytıı da biliyorum torrenide ;) " mantığında değil oğlum tam veremiyorsunuz olaya kendinizi.. anlamak bu değil :) matrix'de Neo ajan smith'i ne kadar anlayabiliyorsa sizin de futboldan anladığınız o kadar..

tamam başlayalım..doğuştan fanatik reklamı aklınıza gelsin önce. bir erkek çocuk doğduğundan itibaren aile içinde farklı takımdan insanlar varsa o farklı taraflara çekilir. bir taraf forma alır, bir taraf maça götürür.. ama en etkili yöntem maçtır. sonra 5 yaşlarından itibaren dizlerini yara yara top oynadınız mı bilmiyorum. ya aslında çok açıklama yapmak istemiyorum yakında kahvehanelere de girmek isteyeceksiniz değil mi ? gelmeyin olm bazı şeyleri yapmayın ! sevmeyin !

gelin bir kahve içelim :)))

"Sırası gelmişken, burada reklamcı veya pazarlamacı biri varsa kendini öldürsün. Bu sadece küçük bir fikir.
Sadece tohum ekmeye çalışıyorum. Belki günün birinde kök salar, bilmiyorum. Deneyin, elinizden geleni yapın. İntihar edin. Cidden yine de eğer öyleyseniz, yapın. Gerçekten. Yaptığınızın akla uygun bir tarafı yok ve sizler şeytanın küçük yardımcılarısınız. Sizler tüm güzel şeylerin berbat edicilerisiniz, cidden. Hayır bu bir şaka değil. Diyorsunuz ki: "Birazdan espri geliyor." Hiçbir siktiğim esprisi gelmiyor! Sizler Şeytan'ın Dünya'yı zırva ve pislikle dolduran döllerisiniz." bill hicks - revelations 1993


"bayadır yazmıyoz ehehe" diye girmekten bıktım ama evet bayadır yazmıyoruz o yüzden sanki kompozisyon sınavına başlarmışcasına korkuyla bu boş ekrana baktım bir süre.. evet konu aslında uzun süredir aklımda olan bir durum. iş aramak ona bağlayarak reklamcılık ve internet ilanları.. (şu yazı sonuna 2 nokta (..) bırakma olayını çok yapıyorum ve neden bilmiyorum. anlamını da bilmiyorum. umarım bir gün bırakırım.. :| ) aklımdaki yazıyı tetiklememi sağlayan ise bill hicks'in stand-up'da ki ufak bir bölümü. yazı girişinde paylaştım zaten. bu adam bu konuşmayı 93'de yapmış. şuan ise durum daha iç karartırıcı geliyor bana. televizyon gazete harici ve hayatımızın çoğunu kapsayan(nedense?) internette de bir çok reklam sayesinde kafamız darma duman oluyor. sevmiyorum bu işi. facebook sayfamda ben bile bir çok saçma sapan sayfayı beğenmişim (türkçe kullanıyorum face'i :( likelamışım yani ) . axe etkisi falan.. axe kızlarıyla maç yapmayı mı düşündüm ama bu sayfayı beğenirken ? olabilir reklamlar benim de kanıma girmiş olabilir. ama reklam dünyasına karşı küçük yaşlardan itibaren savaşacak bir birey olarak yetiştirildim ben. ufakken reklamlarda izlediğim oyuncakların geneli "para tuzağı" olarak adlandırıldı ve alınmadı. şimdi düşünüyorum da harbi para tuzağıymış napıcam ninja kaplumbağayı ? anneannem de "hep bunlar düzen" derdi.. bunun sonunda bir dönem tv'de ki her canlıyı robot zannettim ben. sonra günün birinde dışarıda bir trt dizi ünlüsü görmüştüm de bu insanların gerçek olduklarını anlamıştım. ama reklamlar yalandı evet.. 

hmmm ufak yaşlarım aklıma geldi de çok sinemaya giderdim babamla.. sağ olsun benimle birçok filme gelip yarısında uyumuşluğu vardır. ama geçen zaman sonunda 4. sınıf da falan çizgi film ve çocuk filmlerini bırakıp daha güncel yapımlara yönelmiştim de adamcağız normal filmler izlemeye başlamıştı. yeşil yol ve hayat güzeldir de ağlamışlığı vardır kendisinin :) hayat güzeldir'in etkisinden kurtulamamıştı hatta. neyse işte böyle geçen çocukluk döneminin sonunda ben ilerde yönetmen olmak istemiştim. film çekmek falan istiyordum. izlediğim filmlerden yola çıkıp kendim hikayeler yazmaya çalışıyordum. bunları da tabi genelde dershanenin verdiği testleri çözmem gerektiği zamanlarda yapıyordum ve başarısız kere başarısız oluyordum :D ilkokul ortaokul lise dönemlerimde rehberlik hizmeti denen olay yerlerde olduğundan yönetmen nasıl olur bir bilgim yoktu.. evden yediğim baskılar (en fazla 15 dakika sürerdi) beni yıldırdı.. ve kontrolü evdekilere bıraktım. bu yolda da yönetmenlik falan o tip şeyler yoktu tabi.. neyse konu şu aslında bu olaylar olurken TV'de ruhsar vardı. aslında konu dizi veya ruhsar değil. asıl konu : generation reklam ajansı

  görseli de ekledik akıllarda kalsın. bu gerçi ilk bölümlerindeki hali ama sevimli yine. neşe dolu bir yer. reklam üretiyorlar falan. bu iş yeri benim aklımda çok kaldı sanırım. yönetmen olmak isterken aklımdan bu iş de geçmeye başladı.. sonra liseye başladım. lisede sadece galatasaray tribününü kovaladığım için bir insanın reklamcı olması için ne yapması gerektiğini çok geç kavradım. o kavradığım da aslında yanlış bir şeymiş.. reklamcı olmak için illa reklam okumak gerekmiyormuş. neyse benim zamanımda 8 sene önce falan yani üni kazanmak çok kolay değildi arkadaşlar.. şimdi de kolay değil ama o zaman daha zor kontejyan az. neyse ben sonunda zaten kazanamadım. karikatür falan çizdiğimden ufak bir hazırlanma aşamasından sonra sakarya geleneksel türk sanatlarını kazandım bitirdim falan bugünlere geldik. tabi bu gelişmeler esnasında ajans işleri çok gelişti. internetcilik falanda girdi işin içine junyoorrr senyoorrr reklam bilmemneleri var bilmiyorum onları tam. baya alternatif var yani. okul zamanı grafik programlarını az az kavradık. e yaratıcı kimliğimize de güveniyoruz. ben sonra internetten bazı sitelerden "çok şirin ve yaratıcı iş ilanları"na başvurdum. genelde bu ajansların isimleri de yaratıcı olur ve "gelin bir kahve içelim yapacaklarımızı konuşalım" tarzı şeyler söylerler.. mail atarsınız yaptıklarınızı beğenmezler ve cevap bile atmazlar genelde.. olabilir normaldir.. yeni mezun 5 yıl deneyimli eleman araman kadar normal bence bu amk (ilk küfür sonunda).. e ulan stajer arıyoruz da diyorsun.ona başvuruyoruz hani "yetişelim ;) " falan diye ama ona da bir cevabın yok.. bünyende çalışan stratejistler, yazarlar, tasarımcılar, sanat yönetmenleri, mimarlar ve yapımcıları bu şekilde buldun sanırım ? ben yeni mezun oldum kardeş ve her gün 5 saat trenle sakarya'ya gidip gelmekten başka bir bok yapmadım. kendi kafama göre bişeyler çizdim takıldım ve ne istediğini tam bilmiyorum. ama iş başvurularımda harbi ciddiydim ve sizle çalışmak istiyordum.. bütün reklam dünyası size dedim bunu :( bir reklamcı adayının hevesini kırdınız. ben illustrator ve corel hayatımı matbaalarda geçirmek istiyorum artık.

eveet soğudum lan biraz bu reklam olayından.. bu paylaşım sitelerini işgal ettikleri için olabilir. çalışanlarının profillerinde nerede çalıştıklarını yazdıkları içinde olabilir. sayfanıza baktığınızda bir digital strategist yada digital devolopment yazısı görmeniz gerçekten zor değil. sayfaya baktığınızda "ooollmmbakgitt" videosu paylaşmış işte.. size iyi kahve içmeler :|  bulunan şeyler oy vermeli, beğenmeli reklamlar.. yada klasik stil her insana ulaşan şeyler..



şu reklamı izledikten sonra biraz daha soğudum sanırım reklamcılıktan evet.. siz harbi bunu izleyince yeni rakıya sempatimi duyuyorsunuz anlamadım ben ? yeni rakı reklam hiç yayınlamasan seni biliyoruz yine varsın. ne biliyim bu güzel bir pastayı daha güzel gibi göstermeye çalışırken yere düşürmeye benziyor. ya aslında bunlar benim düşüncelerim herkes paylaşıyor facebook'da.. başarılı oldunuz :)

geçen bir iş başvurusuna gittim haftanın 6 günü çalışacağımı ve her gün mesai olduğunu söylediler. sabah 7.30'dan akşam 9.30'a kadar. yol 3 saat sürüyor ama servisleri var. 1.30 saat sürse yol gidiş geliş 3 saat. 14 saat mesai artı 3 17 saat. 7 saat bana kalan onda da uyurum. ve önerdikleri maaş 1.150.. iş hakkındaki yorumum yiğit'in yazdığı şu eski yazıda mevcuttur :

http://seviyelipaylasimlar.blogspot.com/2009/11/hayat-bi-mahsen.html

yani iş arıyorum arkadaşlar :)

temenni

 yabancilarin fantastik tarihsel kilicli oklu dizi filmlerini izlerken hep aklima kendi garip tarihimiz gelir. simdi sanli tarihimiz diye olaya girmicem. cunku benim istedigim sey daha cok islamiyet oncesi turklerin hikayeleri. kurtlar atlar dede korkut tepegöz basat falan. surekli kendini tekrar eden amerikalilar belli ki bizim tarihimizle ilgili bisey cekmeyecek. amerikan sinemasinin cekmesi gereken daha 2321321321 tane 2. dunya savasi ve yahudi soykirim filmi var. yani temennim umarim sinemamiz gelisir. kendi sinemamizla ergenler dalga gecmeyi birakir ve kendimizle ilgili hikayeler cekeriz.

avrupa sampiyonasi

ispanyaya mi sinir olayim italyaya mi sinir olayim almanyaya mi kizayim napayim anlamadim ? ispanya sampiyon olsun diye elinizden geleni ardiniza koymadiniz amk.. ulan sen italya defansif oynuyorsun falan. yillarca ekolunu buna gore kurmussun. e almanyayida boyle yendin. finale cikiyorsun finale komorlar birligiyle hazirlik macina cikmiyorsun amk. oyun disiplinini neden bozuyorsun sen ? ispanya gibi yecuc mecuc gibi takima bi de. adamlar fildir fildir heryerden zipliyor cikiyor paslasiyor kafa siken futbol oynuyor. sen onlarin oyununu bozacagina genis alan birakiyorsun. harbi essek kafalisin. e madem boyle oynicaksin almanyayi yenmeseydin ya. bu da sacma sapan bir temenni ama oyle yapsaydin. ispanyadan biktik oglum vallahi biktim billahi biktim.

gelelim gizlara. ulan essek kafalilar. ispanyol erkeklerini cok seviyorlarmis. ulan neyini seviyorsun anlamadim ben. hani kiskandiriyosun da bizi biraz mantikli ol lan kaz kafa. ispanyol dediklerin ufak tiril tiril sahada dolanan tipler. pikeye bisey diyemem ama digerli oyle amk. xavi mi ruyanin erkegi? hem ispanya erkegini seviyorsan kuzey afrika cografyasindaki butun erkekleride seviceksin muhammed zidani da seviceksin nordin amrabat'i da ! sevdani askini engelleyen bir cebelitarik bogazi mi lan ?


son olarak twitterda dolanirken "ispanyadan gs kadar nefret ediom artik" gibisinden bir twit gordum .senin amina koyim hiyaragasi bikmadiniz bizden amk. essooolusu

eskisinden çok istemek ama daha az istemek

20'li yaşların ortalarına gelen adamlar olarak aslında hemen hemen her soyut istek önemini yitirdi. yitirmedi de gerçeklikten çıktı. insan daha elle tutulur şeyler istiyor. ama çok istemiyor. olmasa da olur gibi oldu çoğu şey. fiziksel ve mental açıdan tabi ki genciz ama o gençlik ateşi denilen kavram sönmek üzere. olgunluk tam olarak bu olabilir. tutku alelade değil sadece yeri geldiğinde o da fazlasıyla baş gösteriyor. yapılamayanlar belki biraz fazla arabesk olacak ama hayal kırıklıkları daha fazla istemeye ve bir o kadar daha az istemeye yol açıyor. daha farklı bir şekilde yüz buluyor bu istekler. fırsatları akılcı şekilde kullanmak üzere beklemekten bahsediyorum. istek denilen şeyin hiç bir zaman bitmeyen bir döngü olduğunu kavrayabiliyor insan ciddi anlamda. isteklerini şekillendirip, yeri geldiğinde çıkartıcak üzere hazırlıyorsun tam olarak. onca istek içinde hepsinin asla gerçekleşmeyeceği bilincinde olduğundan isteklerin hangisinin gerçekten faydalı olabilceğini çok rahat tespit edip, ardında kalana hayıflanmıyorsun. son olarak - kompozisyon yazarkende sonuç bölümüne son olarakla başladığımdan eğitim hayatım güzel gitmemiş olabilir - istemek gerçekten hayata tutunduran önemli şeylerden biri. çekinmeyelim, isteyelim.

...

Üzülme yavrum seneye de gelirler
sezon açıldı yine dolanmaktasın güzelim
e tabi o festival senin bu festival benim
hani şu headline olan şey değil mi?
"gelsin valla çocuğumu keseriaağğmm"

görüyorum şimdi işaretlemişin feysten
ama anlamadığım 2 şey var:
bir: yer miyiz lan biz? biliyorum evdesin
iki: yere oturman da artizlikten değil safi fakirlikten

ayrıyeten panksın tabi ezelden
çakma pantol dizelden



(haziran 2012, beylikdüzü)

DAVA!

Gurbetten selamlar dostlar suan isvec'deyim. takiliyorum. kizlara falan bakiyorum. her neyse konu bu degil simdi ayri bir yazimda isvec anilarimi yazarim belki ama suanki tempomla gidersem pek bir anim olmayacak sanirim. kutuphaneye gidip fareler ve insanlari okuyorum cunku olayim suanlik budur. evet basliyoruz...

ben ve acme biliyorsunuzki "sevki yilmaz changed my life" sloganiyla bir harekete kalkistik bundan neredeyse 7 ay once falan. stikirlar falan bastim ben. yapistirdik.. askerden donunce belki heyecanim gider saniyordum bu olaya karsi ama daha bi sevkle dondum ben. devam ediyorum yani olaylara. her neyse stikirlari basiyorum etrafa.. ben askere gitmeden once bi kac stikiri cekmecemde birakmistim. aile uyeleri bunu gormus olabilrler. killandim biraz bu olasilik yuzunden ben. eve geldim twitterda takiliyom.. babam birden seslendi arkamdan "sevki yilmazla iliskin ne senin?" bir insanin babasi boyle bi soru sordugunda durup kaliyorsun. Shepard Fairey'e de babasi acaba Andre the Giant'la olan iliskisini sormusmudur ? sormustur lan belkide.. bir cevap veremedim tabi ben babama. "ole bi saka ya" o falan dedim sanirim. sonra isvec'e geldim teyzem 4-5 gun sonrada amcam sordu "kerem bu kafa nedir?" diye.. twitterdaki arka plan resminden bahsediyorlar. he bu arada isvecte de stikir islemlerime devam ediyorum ehehehe. ya demek istedim olay aile icinde cok dikkat cekiyor. biraz DAVAmin baskisi fazla geliyor sanirim. sevki yilmaz changed my life ama basimiza bir is acmaz umarim bu durum aile tarafindan. yani 1-2 ay is bulamazsam babam bunu koz olarak kullanir. sitrit artimdan geri kalirim..

ayşe melike çerçi



ayşe melike çerçi'yi çok sevdik. sokakta görsek selam vermekten korkacağımız türden eleştirili sinirli bir insan da olabilir. ama ekranda iyi. ya şey var hani tvde komik olan insanlar gerçek hayatta çok ciddiler diye bir olay. mehmet ali erbil program arasında herkese kızıyor falan mesela videoları var.. neyse. ayşe melike çerçi umarım öyle değilsindir. çok ünlü ol !

rezidanslar

malumunuz memlekete döndüğümden beri arkadaşlarla eşle dostla bol bol vakit geçiriyorum. toplu taşıma ile baya yol yapıyorum. bu yolları yaparken etrafta yükselen yeni yaşam merkezlerini görüyorum. olm o kadar çok yapıyolar ki.. kim oturacak buralarda bilemedim ben ? hani uygun bir fiyat olsa ben otururum. garajı var, içerde mağazası var gayet güzel bence. ama pahalıda  baya.. anlamadım ben tam. yoksa gerçekten güzel lan. şimdi araba alcam yeni kapının önüne çekmeye korkuyorum. çiziyorlar amk piçler. sonra ortamı güzel oluyor site hayatının. ben özendim hep sitede yaşayanlara . çocuklar basketbol oynuyor. kızlı erkekli rahat ortamlar oluyor. çocuğum öyle ortamda yetişsin benim gibi yabani olmasın..insan ilişkileri zayıf olmasın çocuğun..

neyse final olarak rezidanslar çocuklarımızın insan ilişkilerini geliştirir, arabanızı korur. güzel yerlerdir.

boş bardak bir gün taşar

evime döndüm sevinçliyim. paso dışarlarda geziyorum. insanları gözlemliyorum. 5 ay teknolojiden uzak kaldığımdan mıdır nedir bilemedim bu dokumatikli klavyeli telefonlar çok dikkatimi çekmeye başladı. hayır ben gitmeden öncede vardı bunlar ama sanki şimdi herkesin elinde lan. sürekli tıkır tıkır kurcalıyorlar. yanımda otobüsde eleman vardı sürekli menüyü parmaklıyor sağa sola kaydırıyor falan. noluyor amk ? bende almak istiyordum ama soğudum bu görüntülerden sonra. adam yolda yürüyor açıyor falan twit atıyor bişeyler bişeyler. twitterında amına koyim birader sikecem tam asap bozma yeri lan. biri futbol muhabbeti biri eski erkek arkadaşının yeni kız arkadaşının onun hakkında ne dedii biri deyimler atasözleri falan. meğersem herkes bizim gibiymiş hiç bişeyi sevmiyormuş anasını satayım.

bide böle gelince insanlara baktım garip geldi. üzüldüm biraz. insanlar askerde nöbet tutup çeşitli sıkıntılara girerken burda insanların hiçbirşeyden haberi yok takılıyorlar. özel bişey yapmalarıda gerekmiyor gerçi ama ne biliyim lan.. sonra diyorum ya işte şehit haberi olunca twit atıyorlar. "saldıralım bomba manyağı yapalım" diye.. öle değil ki ama.

ya bu eşşeğin amına kadar sakal bıyık uzatma ne hem. bıktım lan dünyanın modasından . sikicem belirli bir kitleye müzik yapan ünlülerin imajlarından yola çıkarak kendine imaj veren insanlardan. ulan 30 derece sıcaklıkta 10 santim sakal nedir ? kafanı da kel yapmışsın. kazıtmışsın. deden görmüyor mu seni hiç ? evde üzülüyordur lan adam seni görünce. belkide kandırmışsındır "hacı sakalı" demişsindir. neyse ne bok yerseniz yiyin.

atak 420

"ne galatasaarayy nee beşiktaşş ne trabzoooonnn
gerçeekkleriiii tarihh yazarrr tar4ihleriiii tarihh yazarr"

böyle bir tezahurat yapan insan evladı var ve hayatını fenerbahçeye verdiğini söylüyor. hani askerlikteki mozaik durum harbi insanın biraz gözünü açıyor. "demek ki türkiye gerçeği böyle imiş" diyorsun. hani internet oylamalarında chp'nin bütün oyları alıp sonra akp'ninm farkla 1. olması sana garip gelmiyor."internetten haberi olmayan çok insan var oy kullanan " dendiğinde sana şaka gibi gelmiyor.. "benim bilgisayarda fotoğrafım yok ki" dediğinde birisi şaşırmıyorsun.. ama düşünsene lan yok bilgisayarda fotoğraf. ey bunu okuyan şahıs son 5-6 sene de kaç kere kağıda foto bastırdın ? vesikalık hariç..ben bastırmadım pek.. neyse atak 18 atak 420 tamam. şafak 58.

suphi : ben izine çıkacam uzun hoca.. evlencem izin de (karakolda kısa dönemlere hoca diyorlar)

ben : kızla anlaşabiliyor musun ?

suphi : hee 1 kere gördüm.

93

safaaak 93. yurtdısında askerim harfler duzgun cıkmıyor o kadar garıp bi yer. ilerde okuyup ibret almak için yazıyorum bu yazıyıda. sınır karakolundayım. kafa hafıften gitti. butun insanlar,yasadıgım ev, galatasaray,arkadaslarım,carls JR hamburger zinciri falan rüya gibi geliyor. ben artık hayatımın sonuna kadar askerde kalcam galiba.. bunu okuyan insanlar gercekten varsınız di mi lan ?