kadınlar futboldan anlamaz

ümit özat ve simge fıstıkoğlu'nun kavgasını izledim de ondan yazıyorum. bence de anlamazlar hemde hiç anlamazlar. hani bu internetin ortaya çıkmasıyla falan kadınları da bu kulvarda görüyoruz bir şeyler yazıyorlar. onları gördükçe iyice anlıyorum zaten anlamadıklarını. ya bu anlamama "ofsaytıı da biliyorum torrenide ;) " mantığında değil oğlum tam veremiyorsunuz olaya kendinizi.. anlamak bu değil :) matrix'de Neo ajan smith'i ne kadar anlayabiliyorsa sizin de futboldan anladığınız o kadar..

tamam başlayalım..doğuştan fanatik reklamı aklınıza gelsin önce. bir erkek çocuk doğduğundan itibaren aile içinde farklı takımdan insanlar varsa o farklı taraflara çekilir. bir taraf forma alır, bir taraf maça götürür.. ama en etkili yöntem maçtır. sonra 5 yaşlarından itibaren dizlerini yara yara top oynadınız mı bilmiyorum. ya aslında çok açıklama yapmak istemiyorum yakında kahvehanelere de girmek isteyeceksiniz değil mi ? gelmeyin olm bazı şeyleri yapmayın ! sevmeyin !

gelin bir kahve içelim :)))

"Sırası gelmişken, burada reklamcı veya pazarlamacı biri varsa kendini öldürsün. Bu sadece küçük bir fikir.
Sadece tohum ekmeye çalışıyorum. Belki günün birinde kök salar, bilmiyorum. Deneyin, elinizden geleni yapın. İntihar edin. Cidden yine de eğer öyleyseniz, yapın. Gerçekten. Yaptığınızın akla uygun bir tarafı yok ve sizler şeytanın küçük yardımcılarısınız. Sizler tüm güzel şeylerin berbat edicilerisiniz, cidden. Hayır bu bir şaka değil. Diyorsunuz ki: "Birazdan espri geliyor." Hiçbir siktiğim esprisi gelmiyor! Sizler Şeytan'ın Dünya'yı zırva ve pislikle dolduran döllerisiniz." bill hicks - revelations 1993


"bayadır yazmıyoz ehehe" diye girmekten bıktım ama evet bayadır yazmıyoruz o yüzden sanki kompozisyon sınavına başlarmışcasına korkuyla bu boş ekrana baktım bir süre.. evet konu aslında uzun süredir aklımda olan bir durum. iş aramak ona bağlayarak reklamcılık ve internet ilanları.. (şu yazı sonuna 2 nokta (..) bırakma olayını çok yapıyorum ve neden bilmiyorum. anlamını da bilmiyorum. umarım bir gün bırakırım.. :| ) aklımdaki yazıyı tetiklememi sağlayan ise bill hicks'in stand-up'da ki ufak bir bölümü. yazı girişinde paylaştım zaten. bu adam bu konuşmayı 93'de yapmış. şuan ise durum daha iç karartırıcı geliyor bana. televizyon gazete harici ve hayatımızın çoğunu kapsayan(nedense?) internette de bir çok reklam sayesinde kafamız darma duman oluyor. sevmiyorum bu işi. facebook sayfamda ben bile bir çok saçma sapan sayfayı beğenmişim (türkçe kullanıyorum face'i :( likelamışım yani ) . axe etkisi falan.. axe kızlarıyla maç yapmayı mı düşündüm ama bu sayfayı beğenirken ? olabilir reklamlar benim de kanıma girmiş olabilir. ama reklam dünyasına karşı küçük yaşlardan itibaren savaşacak bir birey olarak yetiştirildim ben. ufakken reklamlarda izlediğim oyuncakların geneli "para tuzağı" olarak adlandırıldı ve alınmadı. şimdi düşünüyorum da harbi para tuzağıymış napıcam ninja kaplumbağayı ? anneannem de "hep bunlar düzen" derdi.. bunun sonunda bir dönem tv'de ki her canlıyı robot zannettim ben. sonra günün birinde dışarıda bir trt dizi ünlüsü görmüştüm de bu insanların gerçek olduklarını anlamıştım. ama reklamlar yalandı evet.. 

hmmm ufak yaşlarım aklıma geldi de çok sinemaya giderdim babamla.. sağ olsun benimle birçok filme gelip yarısında uyumuşluğu vardır. ama geçen zaman sonunda 4. sınıf da falan çizgi film ve çocuk filmlerini bırakıp daha güncel yapımlara yönelmiştim de adamcağız normal filmler izlemeye başlamıştı. yeşil yol ve hayat güzeldir de ağlamışlığı vardır kendisinin :) hayat güzeldir'in etkisinden kurtulamamıştı hatta. neyse işte böyle geçen çocukluk döneminin sonunda ben ilerde yönetmen olmak istemiştim. film çekmek falan istiyordum. izlediğim filmlerden yola çıkıp kendim hikayeler yazmaya çalışıyordum. bunları da tabi genelde dershanenin verdiği testleri çözmem gerektiği zamanlarda yapıyordum ve başarısız kere başarısız oluyordum :D ilkokul ortaokul lise dönemlerimde rehberlik hizmeti denen olay yerlerde olduğundan yönetmen nasıl olur bir bilgim yoktu.. evden yediğim baskılar (en fazla 15 dakika sürerdi) beni yıldırdı.. ve kontrolü evdekilere bıraktım. bu yolda da yönetmenlik falan o tip şeyler yoktu tabi.. neyse konu şu aslında bu olaylar olurken TV'de ruhsar vardı. aslında konu dizi veya ruhsar değil. asıl konu : generation reklam ajansı

  görseli de ekledik akıllarda kalsın. bu gerçi ilk bölümlerindeki hali ama sevimli yine. neşe dolu bir yer. reklam üretiyorlar falan. bu iş yeri benim aklımda çok kaldı sanırım. yönetmen olmak isterken aklımdan bu iş de geçmeye başladı.. sonra liseye başladım. lisede sadece galatasaray tribününü kovaladığım için bir insanın reklamcı olması için ne yapması gerektiğini çok geç kavradım. o kavradığım da aslında yanlış bir şeymiş.. reklamcı olmak için illa reklam okumak gerekmiyormuş. neyse benim zamanımda 8 sene önce falan yani üni kazanmak çok kolay değildi arkadaşlar.. şimdi de kolay değil ama o zaman daha zor kontejyan az. neyse ben sonunda zaten kazanamadım. karikatür falan çizdiğimden ufak bir hazırlanma aşamasından sonra sakarya geleneksel türk sanatlarını kazandım bitirdim falan bugünlere geldik. tabi bu gelişmeler esnasında ajans işleri çok gelişti. internetcilik falanda girdi işin içine junyoorrr senyoorrr reklam bilmemneleri var bilmiyorum onları tam. baya alternatif var yani. okul zamanı grafik programlarını az az kavradık. e yaratıcı kimliğimize de güveniyoruz. ben sonra internetten bazı sitelerden "çok şirin ve yaratıcı iş ilanları"na başvurdum. genelde bu ajansların isimleri de yaratıcı olur ve "gelin bir kahve içelim yapacaklarımızı konuşalım" tarzı şeyler söylerler.. mail atarsınız yaptıklarınızı beğenmezler ve cevap bile atmazlar genelde.. olabilir normaldir.. yeni mezun 5 yıl deneyimli eleman araman kadar normal bence bu amk (ilk küfür sonunda).. e ulan stajer arıyoruz da diyorsun.ona başvuruyoruz hani "yetişelim ;) " falan diye ama ona da bir cevabın yok.. bünyende çalışan stratejistler, yazarlar, tasarımcılar, sanat yönetmenleri, mimarlar ve yapımcıları bu şekilde buldun sanırım ? ben yeni mezun oldum kardeş ve her gün 5 saat trenle sakarya'ya gidip gelmekten başka bir bok yapmadım. kendi kafama göre bişeyler çizdim takıldım ve ne istediğini tam bilmiyorum. ama iş başvurularımda harbi ciddiydim ve sizle çalışmak istiyordum.. bütün reklam dünyası size dedim bunu :( bir reklamcı adayının hevesini kırdınız. ben illustrator ve corel hayatımı matbaalarda geçirmek istiyorum artık.

eveet soğudum lan biraz bu reklam olayından.. bu paylaşım sitelerini işgal ettikleri için olabilir. çalışanlarının profillerinde nerede çalıştıklarını yazdıkları içinde olabilir. sayfanıza baktığınızda bir digital strategist yada digital devolopment yazısı görmeniz gerçekten zor değil. sayfaya baktığınızda "ooollmmbakgitt" videosu paylaşmış işte.. size iyi kahve içmeler :|  bulunan şeyler oy vermeli, beğenmeli reklamlar.. yada klasik stil her insana ulaşan şeyler..



şu reklamı izledikten sonra biraz daha soğudum sanırım reklamcılıktan evet.. siz harbi bunu izleyince yeni rakıya sempatimi duyuyorsunuz anlamadım ben ? yeni rakı reklam hiç yayınlamasan seni biliyoruz yine varsın. ne biliyim bu güzel bir pastayı daha güzel gibi göstermeye çalışırken yere düşürmeye benziyor. ya aslında bunlar benim düşüncelerim herkes paylaşıyor facebook'da.. başarılı oldunuz :)

geçen bir iş başvurusuna gittim haftanın 6 günü çalışacağımı ve her gün mesai olduğunu söylediler. sabah 7.30'dan akşam 9.30'a kadar. yol 3 saat sürüyor ama servisleri var. 1.30 saat sürse yol gidiş geliş 3 saat. 14 saat mesai artı 3 17 saat. 7 saat bana kalan onda da uyurum. ve önerdikleri maaş 1.150.. iş hakkındaki yorumum yiğit'in yazdığı şu eski yazıda mevcuttur :

http://seviyelipaylasimlar.blogspot.com/2009/11/hayat-bi-mahsen.html

yani iş arıyorum arkadaşlar :)