mecidiyeköy


hayatım 3 senedir bu semtin içinde geçiyor. o kadar iğrenç bir yer ki. sürekli gürültü ve arabalar var. karşıdan karşıya geçmekle geçiyor saatler.. hatta bir yerden bir yere giderken 3 kere falan karşıdan karşıya geçiyorsun o kadar .. DÜŞÜNÜN BURASI İÇİN BEN TEE KARTALDAN GELİYORUM !!!!

ama seviyorum galiba. insanın en güzel mutsuz olabileceği yer burası sanırım. milyonlarca insan sürekli hareket halinde. hepsi ölümüne mutsuz, parasız ve çirkin.. tek dertleri 6dan sonra otobüsüne yetişip eve gidip uyumak olan insanlar.. baya ortak noktamız var.

mecidiyeköy ortaklar caddesi boşnak börekcisini mekanımız olarak belledik. ucuz ve sadece çay söyleyip takılabiliyorsun. burası ilkten etiler marmaris büfeydi ama sonradan değişti .. bi süre mekansız kaldık şimdi neyseki börekçi olarak hizmet veriyorda bir yerde kurulup insanları izleyip mutsuz kahkalarımızla çayımızı içebiliyoruz.. bir dönem ACME burda oturuyordu ama o zaman da biz pek takılmıyorduk bölgede :(

ilk dönemler simit sarayı, ali abi. sonra marmaris büfe daha sonra da doydos derken son durağımız burası oldu.. 

eve mecidiyeköy iğrenç bir yer.. ama biz kendimizi bu pislik tozlu trafikli yeri uygun görüyoruz sanırım. başka yerde olmuyor..

(mköyde özlenen yer = şans oyunları merkezindeki birahane)

istediğin cevap

oyyyyyyyy oyyyyyyyyy yazılmayan bir blog oldun sen "seviyeli paylaşımlar".. fanzin çıkarcaktık senden halbuki. neyse ya sokayım iyi oldu yine de böyle.. umarım blogspot kapanmaz hiçbir zamanda girip girip hep böyle arada okurum..

ufakken ben herkes oruç tutuyor sanıyordum. 40 yaşında herkes namaza başlıyor ve herkes allaha inanıyor diye düşünüyordum. bunu düşündüğüm dönem gerçi allah'ın bulut olduğunu düşündüğüm zamanlar.o da "allah çarpar" muhabbetinden geliyor herhalde. bi de izlediğim çizgi filmle ilgili sanırım. çizgi filmde bir köy var halk biraz sıkıntılı.. neyse sonra beyazdan griye doğru rengi koyulaşan bir bulut var ve baya sinirli.. bu köyü yağmura şimşeğe boğuyor baya.. bunu izledim ben 3-4 yaşlarındayım. "bu allah herhalde" diye düşündüm ve baya da korktum tabi.

sonra biraz büyüdüm işte yeni bi mahalleye taşındık (şu an yaşadığım mahalle). burada serkan abi vardı ben onla sürekli muhabbet ederdim. anlattığı şeyler tam aklımda kalmadı ama geneli beni kandırmak içindir herhalde. benim kandırılmayı seven bir yapım vardır. yani gerçek önümde tamamen durur ama çok sıkıcıdır, yalan olan daha çekici gelir ve ona inanmak isterim genelde.. ufakken özellikle böyle işliyordu herhalde kafam. işte serkan abi ufakken bana insanların asla aya çıkmadıklarını, ayda atmosfer ve diğer katmanlar olmadığından yüzeye insanların inemeyeceğini ve o kıyafetlerinde insanları koruyamayacağını anlattı. fotoğraflarla belgelemesede okuduğu bir dergide aya çıkma fotoğaflarındaki dümenin deşifre edildiğini anlattı. ben de hepsine inandım aileme anlattım inanmadılar tabi.. ben hala bu muhabbet açıldığında "oğlum insanlar aslında aya çıkmadılar" lafa girerim. affetmem.

bunun gibi daha çok şey dinlemiştim. yatırın üstünden geçtiği için sağa sola bükülen tren rayları ve asla bitmeyen tren yolları falan neler neler..o dönemlerden gelen "saklanan gerçekleri bulma" hissi içimde hep var. bu illuminati muhabbetleri falan.. gezi parkı olaylarındaki otpor teşkilatı hareketleri hep kafa kurcaladı. ama dedim ya belki sadece bende değildir bu kandırılmayı sevme durumu. yani gerçek tamamen ortadayken yalanın, daha fantastik olanın insana çekici gelmesi.. illuminati mesela. mağarada toplanıp latince konuşup kan içen insanların bizim hayatımızı yönetmesi, başımıza gelen her kötü şeyin sebebinin onlar olmasını düşünmek. sıkıntıyı onlara yüklemek içimizi rahatlatıyor belliki. biraz üzerinde düşünürsem bu sabah 1.30 saat 16B otobüsünü beklememin sebebini bile illuminatiye bağlayabilirim.. yada gezi olaylarının tamamını otpor'a.. otpor'u biraz açıklar tvde yayınlar, direnişi desteklemeyen halkın kafasındaki "neden direnişi desteklemiyorum" sorusuna bir cevap oluştururum. he belki de harbiden otpor'un işidir. bu aslında fantastik bir cevap olmasının yanı sıra insanı rakip taraftan üstün görmesini sağlayan da bir cevap. "bakın siz kandırılıyorsunuz ama ben bunun farkındayım" diyebilmek..yani kendini "gördüğüne inanan" insanlardan daha akıllı görmek..

bu aslında interneti kontrolü altında tutan direnişçiler arasında da olan bir durum.. onlar için gördüklerine inanan grup AKP seçmenleri. tvde çıkan komik görüntüleri derleyip, gerektiği gibi kesip bir gerizekalı modeli yaratıyorlar. 2 tarafta da benzer durumlar var.. direniş, direniş haricindekileri AKP'nin kandırdığı insanlar olarak görürken, akp safındakiler de direnişi otpor ve bazı dış güçlerin oyuncağı, kandırılanları olarak görüyor. ilk günler direniş tarafında olan bizlerse olayları izliyoruz.. gerçi bitti bir durum kalmadı pek.