BU mezunlar günü

Dün boğaziçi üniversitesindeydim mezunlar günü sebebiyle. ablam ve enişte beyler giderken beni de götürdüler. ben de adeta mezunlardan birisiymişim gibi takıldım orda. yolda giderken gerekli çalışmayı yaptım ablama sordum "hangi bölümden mezun olayım ben ekeheke?" sanki tanıdık yüzler arıyormuşcasına etrafa bakındım. sanki daha önce buralardan geçmişim de şimdi geri dönüp eski günleri çok özlemişim gibi aranan dolu gözlerle baktım her yere. ama cidden güzel bi yer lan. ama tipler genelde çok kıl tabi. bi de garip bi olay var hemen herkes uzakta birini görüyo mesela hemen ortama dönüp "bu kızın hikayesini hatırladınız mı ehehe" diyo, "yaa bak ferit değil mi bu yaaa ahahaa bunun hikayesini hatırladınız mı ahahaa" diye diye kafamı siktiler bi ara hep "aramızda :)" der gibi gülüşmeler. "ne hikayeymiş a.k herkesin bi hikayesi var" diye hemen içimden içimden konuştum tabiki.
amerikan ekolü baya baya hissediliyo ama fransız şeyiyle karışık olan yaşlılar da vardı mesela. hatta "bu robert kolejinden mezundur ehzhehze" diye güldüm. ablam da "since 1863" dedi bi daha güldüm. çolukla çocukla gelenler filan vardı. yüksel gelirli aileler. şortlu, lacoste tişörtlü, ayağında kösele gibi ama yazlık ayakkabısı adamlar.
ablam etrafı tarif ediyodu engelledim hemen "ben zaten biliyorum..." dedim. bi de çimlerde otururken uzaktan geçen birine "hacı naber yaa çok değişmişsin tanıdın mı hehehe" diye el salladım, gülerek uzaklaştı. "boğaziçi çok bozuldu yeaa" dedim.

ama bazı tipler cidden kıl lan. herkes mutlu mesut bi toplaşma oldu oturduk çimlere ben altıma etrfata dağıtılan broşürleri serdim biraz dikkatle baktılar ama sonra konuşmalara bakıyosun hep şöyle:

-aa naber yaa? kaç sene oldu ehhee napıyosun iş güç?
-nabalım ya ben de almanyadayım şimdi çalışıyoruz işte memnunum ya güzel her şey sen napıyosun?
-sorma ben çok fenayım ispanya merkezli bi şirketteyim ama hep seyahatteyim hesapladım geçen 300 saatim yolda geçmiş son 3 ay içerisinde ama onun dışında iyi ya her şey yolunda

ben de eksik kalmayayım diye bi de etrafta frizbi oynayan mı dersin, çimlerde fütursuzca yatan 35 yaşında adamlar mı dersin. bu ne a.k dedim ama bedava şeylerden çok yiyemedim canım istemedi bi tek soğan halkaları vardı ondan aldım yedim bol bol. bi de benim canım sıkkındı yazokulu şeysi olmamıştı. buradan uludağ üniversitesine sesleniyorum: öğrenci otomasyonunuz bok gibi! ders seçememiştim kontenjan dolu gösteriyodu neyseki bu sabah halletim bi de benim geçenki mezuniyet şeyleri aklıam geldi. bi de arkamda duran bi tane şişman lavuk arkadaşlarına işini övüyodu bi bok anlamadım ama çok ayar oldum canım sıkıldı. türkiyenin geleceği olmuş isimler öylecene geziniyolardı işte etrafta sonra yağmur yağdı herkes çil yavrusu gibi dağıldı biz de kantine gittik sonra yağmur dinince metrobüsle eve döndük.
eve dönünce ablamlar kredi borçlarını hesapladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder