Superman On Sıkıntı | İyki doğdum.


Saat 15.00'i geçmişti ki can sıkıntısı ile babamı aradım.
' baba ya erken gelsene ben gezmeye gideyim az hem bugün doğum günüm ' falan dedim. Bi sıkılma ve hayıflanma ile beraber tam olarak hatırlamadığım ama içeriği ' peki evladım ' olan kelimeler kombinasyonu kurdu.
Erken gelişi saat 20.30'a denk gelmişti ki, ( babamın maarif takvimli zaman dilimine göre bu 5 buçukluk saat gayet erken gelişlerden birisidir. ) babam çıkageldi. Elinde tuttuğu bir avuç fındığın yarısını avucuma sıkıştırarak ' al lan doğum günü hediyen pezevenk seni ' dedi. Espri anlayışı yer yer komik olmakla beraber, yer yer can sıkıcı oluyordu. Aldım fındıkları bi heves ile ağzıma attım hepsini. ' Saoğol buba ' diyerekten göztepe köprüsüne yürüyene kadar yedim bitirdim.
Telefonu çıkardım new message gelmiş mi diye baktım ama ne gelen ne giden vardı. Bi kaç kıza boş mesaj gönderdim kimse geri dönmedi. Dağhan'a boş mesaj göndereyim belki o döner dedim, dağhan hemen geri döndü korktum telefonu kapattım. Durakta biraz kız kestikten sonra normalde işin olsa hiç gelmeyen ama işin olmadığı zaman büyük bi vakurlukla ' insan taşıyoruz lan biz ' diye geçen 11T'yi gördüm. ( 11T kayışdağı dörtyol sakinleri için bulunmaz bir nimettir. 319'un 45 dakikada kat ettiği mesafeyi, 15 dakikada bitirir ) Eve gitmek istemediğimden binmedim. Bi onbeş dakika daha bekledim yapacak bi iş olmadığından eve gideyim dedim. 319'a bindim. Otobüste annemi aradım ' Anne nerdesin' dedim. Kadıköyde olduğunu şu an arkadaşı ile oturduğunu anahtarı komşulara bırakamadığını söyledi. Sinir sisteminde bazı sistemsizliklerin olduğu dakikaya tekabül eden bi eve nasıl gireceğim sorgulaması yaşadım. Balkondan girmeye karar verdim.
Arka balkonun camı açıksa sık sık oradan eve girerim sevgili okur. Hatta sık sık komşuların 'evladım hırsıza yol gösterme bak gün gelir hırsız girer eve mahvolursunuz valla' diyişlerine şahit olurum. O gün doğum günü olduğumdan mı bilmem şansıma cam açıktı. Hırsıza yol göstermemek için kimsenin bakmadığından emin olduğum bi an, iki metrelik yüksekliği tırmandım. Ama yine şansıma sıçayım ki balkonun odama açılan kapısı kapalıydı. Mahalleden tilki murat'ın pimapen kapıları açma taktiğini bildiğimden kapıyı açabilirim diye düşündüm. Biraz zorladım morladım derken cam çatladı. Daha da açayım derken cam iyice kırıldı. Hazır kırılmışken biraz daha kırayım dedim açılan açıktan elim ile kapının kolunu döndürdüm. İçeri girmiştim ama cam kırıklarını temizlemeliydim hemen ve farketmeyecekleri gibi örtmeliydim her yeri. O günün akşamı kimse fark etmedi. İşte doğum günü kutladık falan. Babam hayvanlara olan sınırsız ilgisinden bahsetti bir süre. Sonra şu parayı al ben yarın erken işe gidicem bankaya yatırırsın diye bi sekizyüzlira verdi. İşte gece dört buçuk gibi uyudum. 12 gibi uyandım.
Babam ile annem sabah erkenden işe gitmişler. Kardeşim arkadaşı ile buluşmaya gitmiş falan. Bi el yüzümü yıkadım çapakları temizledim ettim. Babam aradı 'halı yıkamacı halıları getirmiş eşşoleşşek iki saattir kapıya basmış sonra gitmiş niye açmadın ! ' dedi. Sonra ' Parayı yatırmaya git gelince de halıcıya uğra halıları al eve götürün ' dedi. Tamam dedim doğal olarak.
Sanırım gece gösterdiğim yoldan hiç şaşmayan bi hırsız abi girmiş eve. Parayı ve mp3'ümü bulamıyorum. Kara kara düşünüyorum otuz dakikadır. Allahım ben nasıl bi bok yedim diye. Şimdi anama babama ne diyeceğim ben ya, rızkımızı elin haramisine kaptırdığım yetmiyormuş gibi süper ses sistemli creativeZen'imi ve senheiser kulaklığımı da ( 179TL) bonus olarak verdim. Dışarı çıkıp umarsızca dolaşmak millenium'un ve çağdaş yaşamın getirdiği tüm dertlerden uzaklaşmak en iyisi sanırım. Gece eve dönmem diye düşündüm ama elbet bi gün eve döneceğim. Sanırım ben eve geri döndüğümde süpriz bi doğum günü partisi beni bekliyor olacak. İyki doğdum.

1 yorum: